Hem Saadet Partisi, hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti

SİYASET 04.06.2015 - 12:40, Güncelleme: 30.03.2022 - 17:24
 

Hem Saadet Partisi, hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti

Milli İttifakın ikinci sıra adayı Ayşe Taşören, hayatının bilinmeyenlerini ve siyasi çalışmalarını MANŞET Gazetesine anlattı. Hem Saadet Partisi, hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti. Bizim çalışmalarımız Allah rızası ile olduğu için herkesten güzel tepki alıyorum. Saadet Partisi (SP) ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) oluşturduğu Milli İttifakın 2. sıra Milletvekili adayı Ayşe Taşören, Her hafta Pazar günü Kanal 32 ekranlarında yayınlanan ‘Hakan Yaman ile hayatın içinden’ programının konuğu oldu. Gazetemiz kurucu sahibi Hakan Yaman’ın sorularını yanıtlayan Taşören, seçimleri hızlı bir şekilde yürütürken eviri ve işinide ihmal etmediğini söyledi. H. Yaman: Siz siyasetçi bir ailenin kızısınız, ailenizi tanıyalım? A. Taşören: Babam Isparta Büyük Birlik Partisi İl başkanı Şener Taşören, annem ev hanımı ama ev hanımıyım diye evine çekilen bir bayan değil. Sürekli babamın arkasında atölyemizde, iş yerinde çoluğuna çocuğuna sahip çıkan bir annedir, sürekli başımızdadır. Eşim Kenan Taşören oda ayakkabı pazarlamacısı. 2 tane kardeşim var. Bir kız kardeşim bir de erkek kardeşim var. İkisi de evli. 2 tanede oğlum var. Bir tanesi lise 3’e gidiyor bir tanesi 15 yaşında benim oğlum engelli Zihinsel Engelliler Eğitim Uygulama okuluna gidiyor. H. Yaman: Çocukken mutlaka öğretmeniniz ya da büyükleriniz sormuştur büyüyünce ne olmak istiyorsunuz diye. Büyüyünce ne olmak istiyordunuz? A. Taşören: Ben çocukluğumdan beri milletvekili olmak istemişimdir. Geniş ailede büyüdüm ben rahmetli babaannemle ve büyükbabamla yaşadım. Bizim ailemizde şöyle bir şey vardı bilirsiniz o zamanlar Süleyman Demirel ve Turgut Özel dönemi vardı. Çocukluğum onlarla geçti televizyon başında hep hayalimde o zamanlar İmren Aykut vardı ve hep İmren Aykut olmak istemişimdir. Bana sorduklarında diğer çocuklar doktor mu olacaksın yoksa öğretmen mi olacaksın dediklerinde ben her zaman İmren Aykut olacağım derdim. H. Yaman: Peki gençlik yıllarınız nasıl geçti? A. Taşören: 1993 yılında biz Konya’dan Antalya’ya taşındık. Güzel geçti. Dediğim gibi biz çok kalabalık bir ailede büyüdük babam beni özgür bırakırdı hiç kısıtlamazdı Antalya gibi bir memlekette çok özgür büyüdüm. Ben her istediğimi de yaptım. Bizim atölyelerimiz vardı. Babamla oğlan kardeşimle beraber ben erkek gibi büyüdüm. Gençliğim böyle geçti. H. Yaman: Erken evlenme fikri sizin fikriniz değildi babanızın fikriydi neden böyle karar verdi? A. Taşören: Ben liseye giderken her zaman fikrim milletvekili olmaktı. Okurken hep siyasal bilgiler okumak istedim. Meşhur Antalya Lisesi’ne gittim. Çünkü orda Adnan Menderesin yakasından tutmuştu, Deniz Baykal ondan dolayı benim lisem önemlidir siyasi geçmişi vardır. Ama hiçbir siyasi partiye üyeliğim ya da gitmişliğim olmadı. Ama rahmetli Alparslan Türkeş’in öldüğü gündü hiç unutmam 4 Nisan günüydü. Arkadaşım bana dedi ki gel seni Ülkü Ocaklarına götüreyim. Ben ilk defa Antalya Ülkü Ocaklarına gittim. Yanımda amcamın kızı vardı bunu babama söylüyor ve babamda o zaman akşam eve gittiğimde bana kızdı neden gittin diye seni okuldan alacağım dedi. Ben o zaman babama karşı geldim. Ben o zaman beni okuldan alırsa babamı mahkemeye veririm demişim babamda sen benim başımı sıkıntıya sokacaksın evlenmen gerekiyor dedi. Ailem onayladı ben evlendim. H. Yaman: Bu evlilikten 2 tane çocuğunuz var ve 1 tanesi de engelli 15 yaşındaki oğlunuz Sefa sizin için bir yük mü? A. Taşören: Hayır. Aslında şimdi insanlar şöyle düşünür Sefa benim için hayatımın en büyük piyangosu değil benim için Allahın hediyesi. Sefa benim için özgürlük ve neşe kaynağım Sefa doğduğunda ben 19 yaşındaydım. Onu bana verdiklerinde dediler ki %80 engelli olarak doğdu ve gerçekten sabah akşam ölümünü bekledik   O gün doğduğunda bana verdiklerinde zaten ben birkaç gün görmemiştim onu dediler ki ölecek. Eve gitsin. Evde ölsün etrafındaki herkes şöyle dedi ölsün. Çünkü yaşı daha küçük. Eğer yaşarsa zihinsel engelli olur mutlaka ya da hiç yattığı yerden kalkamayacak, kör olacak, sağır olacak bütün olumsuzlukları söyledi ve hatta mezarı bile kazıldı. Ama ben şöyle düşündüm eğer Allah meleğini bana verdiyse mutlaka vardı bir bildiği ben hiç onun ölmesini istemedim. Ve benim oğlum %80 spastik engelli doğdu ama şu anda spastik engelliliğinden hiçbir eser yok sadece konuşamadığı için zihinsel engelli raporu alıyor. O benim için hayatım da en büyük ödüldür yük demek değildir. H. Yaman:   Bu arada devletin engellilere bakış açısını nasıl değerleniriyorsunuz ? A. Taşören: Soyutlanmış evlerinde oturuyorlar eğitim hakları yoktu, şu maaş meseleleri yoktu, bakım ücreti yoktu. Devletimiz güzel şeyler yaptı ama bunları yaparken yaşamadıkları için maaş verdiler ama arkasını aramadılar, rapor verdiler arkasını aramıyorlar. Ben rapor almaya gittiğimde benim oğlumun şöyle bir sorunu var ilk gittiği yerde algısı değişiyor, dikkati dağılıyor hiçbir hareket yapamıyor. Oturduğu yerde oturuyor. Uzman doktorlar geldiler ama bayanların saçlarında boneler vardı çocuk korktu direk öyle baktı yüzlerine hiç bir şey yapmadan otizm raporu verdiler. Dedim benim oğlum otizmli değil ama istemediler %98 engel verdiler, ben itiraz ettim, başhekime çıktım ve şikayet edecektim. Çünkü benim oğlum otizmli değil sonra tekrardan sağlık raporu alındı. Konya’da oldu bu olay ama ben diğer bayanları istemedim başındaki boneler çok dikkat çekti bu sebeple başka doktorlar geldi ve o zaman %70’e indi zihinsel engelliler raporu aldı en azından otizm raporu değildi. Bu sorunu bir tek ben yaşamıyorum bütün engelliler yaşıyor öyle bir rapor yürürlülükteki herkesin kendi engeline göre değil de o an çocuk belki hasta ya da dikkati dağıldı.      O an neyse ona göre rapor veriliyor gerçek raporlar verilmiyor. Maaş veriliyor tamam ama ben seçim gezilerine gittiğim yerlerden bir olay size anlatayım bir çocuğumuz 19 yaşında babası vefat etmiş babasından engelli maaşı kesiliyor ama çocuk 18 yaşını geçtiği için erkek ya özrü %50 gözüktüğü için babasından maaşta alamıyor, engelli maaşı kesiliyor. O çocuk hayatını idame ettiremiyor. Parada kazanamayacak, kendine bakamayacak birde annasivar yani %50 olunca kendine çok mu iyi bakıyor bu çocuk %60 olunca maaşını alabiliyor. Neden %50 alamıyor. Bundan büyük şöyle bir sıkıntı var.       Yatalak engellilerimiz var bizim tıbbi malzemeler lazım onlar için ama devlet ilk önce parasını yatır sonra biz parasını geri vereceğiz diyorlar. 1 kere veriyor diyelim ki malzemelere bir şey oldu onu geri ödemiyor 1 kere veriyor parasını ödüyoruz, ödemek zorunda kalıyoruz. Ben istiyorum ki yürürlülüğe konulan bir yasa denetlensin istiyorum ben aday olduğum için inşallah bizim beyannamemizde bunlar düzenlenecek. Çünkü sorunlar ilk önce çekenlere sorulacak. Eğer ben meclise çıkarsam ilk önce engelli ve engelli ailesini eğitelim diyorlar ya bizi eğitmeyin toplumu eğitmeliyiz önce çünkü damdan düşenin halini damdan düşen anlar derler ya hayatta kendi başına gelmeyen hiç kimse bilmez.      Önce farkındalık yaratmamız lazım en azından zorunlu eğitimde engelliler dersi vermemiz lazım, çocuklara küçük yaşta öğretmemiz lazım. Eğer ben meclise geçersem engelliler ve yardıma muhtaç olanların hayatta kendilerini idam edemeyen kişiler hiçbir maaşa zorunlu olmadan devlet kapısına bakacak. En büyük hayalim ve gerçekleştirmek istediğim şey budur. H. Yaman: Siz aynı zamanda iş kadınısınız ve bir tekstil atölyeniz var hem ev hem iş kadını olmak zor mu? A. Taşören: Zor olduğu yerlerde var ama güzel insanda çalışma potansiyeli varsa sadece ben bir kadının evde oturup çalışmamasına karşıyım. Eğer potansiyel varsa her insan her kadın yapmalı bende bu potansiyel var. Ben bütün vaktimi bir evde geçiremem benim şu anda nakış atölyem var. Ben orda makine da kullanıyorum makine kullanmayı da öğretiyorum ama benim için bir zorluk yok. Bütün işlerimde ailem bana yardımcı oluyor en büyük destekçim onlar. H. Yaman: Nasıl gidiyor seçim çalışmaları? A. Taşören: Şunu belirtmek istiyorum, Isparta’da seçimle oranı olan tek bayan aday benim diğer partiden de aday arkadaşlarım var ama onlar arka sıralarda seçilebilecek oranda ki tek bayan benim bunu belirmek istiyorum. Çok güzel gidiyor hem milli ittifak olarak hem de kendi şahsıma tepkiler çok güzel biz Saadet Partisi olarak ben oturduğum yerden koltuk beklemiyorum. Benim hedef kitlem kadınlar olduğu için amacım da kadınların sıkıntılarını dertlerini dinleyip onlara hizmet etmek olduğu için ben bütün gün boyunca kapı kapı geziyorum. H. Yaman: Nasıl tepki alıyorsunuz neler söylüyorlar insanlar size? A. Taşören: İlk önce beni genç görünce çok seviniyorlar şaşırıyorlar sen çok gençsin diyorlar kimi diyor ki biz senle gurur duyuyoruz kadınların sesisin pozitif enerjin var bizi motive ediyorsun diyorlar. Hem Saadet Partisi hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti oldukları için bizim çalışmalarımız Allah rızası ile olduğu için herkesten güzel tepki alıyorum. Biz mahalle mahalle geziyoruz. Bir mahalleye gittik 3-4 katlı bir mahalleydi bütün zillerine bastım her kapıdan bir tane bayan çıktı bir de bu benim çocukluğumda da en büyük hayalimdi bu evlerin arkasında neler var ben bir gün bunları nasıl öğrencem diyordum şimdi o hayalimde gerçekleşti kapı çaldığımda 3 tane bayan çıktı ben dedim sizin sıkıntılarınızı dertlerinizi dinlemeye geldim. Çünkü ben açılıştan açılışa gitmek istemiyorum. Bire bir sizleri dinleyeceğim tepkilerinizi eleştirilerinizi almak istiyorum. Bayanın biri kapıyı örtmek istedi niye dedim kapıyı tuttum bana önce açıkla niye dinlemek istemediğini diye sordum. Benim devletime, hükümetime hiç kimseye güvenim yok dedi. Onun için kimseyi dinlemek istemiyorum dedi. Bende bak ben seni dinlemeye geldim dedim neden kapıyı örtüyorsun. Oda dedi ki ben yetiştirme yurdundan çıktım kaçarak evlendim, eziyet gördüm ne devletimden ne hükümetimden nede yurdumdan nede ailemden hiçbir destek görmedim sıkıntı gördüm dedi dinlemek istemiyorum dedi. Ben ayağımı kapının arasına koymuştum, örtmesine izin vermedim.       Bak dedim elimde beyanname var dedim ilk önce onu gösterdim bizim yetiştirme yurdundan çıkacak çocuklara gençlere yapacaklarımızı anlattım. Bir de ona şunu söyledim devletin 1.vazifesi insanı, nesli, aileyi korumaktır biz Türk’üz ve Müslüman bir toplumuz bizim ilk vazifemiz  yardıma muhtaç olanlara, ailesiz olanlara, kendini idam edemeyenlere, dul ve yetimlere, engellilere, yaşlılara devlet kapsamına almak biz ilk önce seni devlet kapsamına alacağız dedim. Anlattım dinledi dinledi ve ağlamaya başladı ve bana daha önce kimse böyle yaklaşmadı dedi bende bak benim engelli çocuğum var ben Allahtan şifa ve çocuğum için iyi bir şey olsun istiyorum. Ve insanlar sadece bana Allah razı olsun desin ve onun için ben şu an hizmet yapıyorum dedim ben senden de bunu bekliyorum dedim ağladı ve bana dedi ki sen benim fikrimi çok değiştirdin ben hiç kimseden bunları duymamıştım ben Saadet Parti’sine oy vereceğim dedi. Aslında o kadar anlatılacak gerçekler var ki mesela dün tekerlekli sandalyede genç bir delikanlı partiye gederken kapıda beni durdurdu abla sen Saadet Partisinden adaysın değil mi dedi evet dedim. Çıkardı parasını verdi bana bu ne dedim. Seçim çalışmalarında benim de sana katkım olsun inşallah sen seçil dedi. Duygulandım çünkü biz hazineden ya da devletten hiç para almıyorduk. Belki bizimle dalga geçiyorlar gülüyorlar siz barajı aşamazsınız ama böyle insanlar böyle dualar olduğu müddetçe biz yıkılmayız. H. Yaman:  Kadının siyasetteki yeri neresidir? A.Taşören: Ben zaten üzülüyorum çünkü Isparta’nın yarısı neredeyse bayan ve ekonomiyede bayanlar katkı sağlıyorlar ve dediğiniz gibi iktidar partisine 4. sırada, diğer partilerin adayları bile yok ben zaten diyorum bayan adaylara onlara mesajım şu siyasi düşünceyi fikriniz olmadan siz bana destek verin çünkü ben sizin içinizden biriyim sizlerle aynı şeyi yaşadım ev hanımıyım, anneyim, sizin gibi fabrika işçiliği yaptım. Esnaflık yaptım sizden biriyim. Benim babam il başkanı olduğu için aslında beni ilk sırada aday göstermedi çünkü dedi ki torpil derler dedi. Biz genel merkeze gittiğimizde listeler açıklandığında genel merkezden Mustafa Destici dedi ki biz Isparta’dan aday seni göstereceğiz şaşırdık nasıl olur diye. Onlarda dediler ki sen hem Kadın Kolları Başkanısın hem bir esnafsın, fabrika işçiliği yapmışsın, bir de engelli çocuk annesisin senden daha iyi kadınları kim tanıyabilir ki. Milli ittifak olarak bizim için aile, kadın ve çocuk önemli. H. Yaman: Sokaktaki vatandaşın ilgisi nasıl çok farklı bir seçim propagandasıyla seçmenlere ulaşmaya çalışıyorsunuz.  A. Taşören: Biz Allah rızası için çalışıyoruz ben oturduğum yerden bana bir şey gelsin diye beklemiyorum hedef kitlem zaten kadınlar ben bir şeyler yapmak istiyorum bir tek bu seçimlere yönelik yapmıyoruz çalışma ben onların hep söylediklerini kayıt altına alıyorum. Ben hangi mahallede, evde hangi kadının sorununu ne olduğunu biliyorum. Mesela fikir duvarı yaptık bütün gençlerin yazdıkları kayıt altında. Biz bunları her zaman onlara hizmet etmek için kullanacağız. Sadece oy için değil insanlara millete faydalı olmak için yapıyorum. H. Yaman: Biz sizin büyük ailenizin, büyük aile kavramınızı birde sizden dinleyelim? A. Taşören: Liseye giderken benim tarih öğretmenin bana şöyle bir hikaye anlatmıştı ama gerçek bir olay. Avrupa liderlerinden biri çok merak ediyor biz bu Türk’lerle savaş atlattılar, Kurtuluş Savaşı, 2. dünya savaşı, darbeler geçirdiler biz bunları neden parçalayamadık diye düşünüyor ve bir gazeteciyi Türkiye’ye gönderiyor. Gazeteci her yeri geziyor bizde de vardır ya tanrı misafiri eve kabul ediyor insanlarımız yatıyor kalkıyor sonra ülkesine dönüyor. Başkan merakla bekliyor neden parçalanmıyor diye. O da diyor ki Başkanım, onların kocaman bir sinileri var bakırdan diyor birde ortada bakırdan sahanları var diyor bundan dolayı. Oda diyor ki bizimde Sanayi fabrikamız var bizde yapalım bu sinileri, sahanları diyor. O da diyor ki ama bizim yapamayacağımız bir şey var diyor onlarda öyle aileler var ki anneler babalar çocukları sıkıntıya düştüğünde kapıyı açıyorlar, çocuklarını o sininin etrafında topluyorlar aynı yerden yemek yiyorlar diyor biz onları nasıl parçalayacağız, o aileler parçalanmadan olmaz diyor ben bundan dolayı Avrupa Birliği uyum yasaları sayesinde bizim ailelerimiz parçalandı çekirdek ailemiz parçalandı, boşanmalar oldu işte ben bu yasalara bundan dolayı karşıyım çünkü bizim büyük büyük ailelere ihtiyacımız var. Çünkü aile parçalanırsa devlette, imparatorlukta parçalanır. Benim halkımdan tek ricam önce ailemize sahip çıkalım eskisi gibi olalım o zaman bizi kimse parçalayamaz ama aileler parçalanırsa o zaman bizde parçalanırız. H. Yaman: Siyasette bir aile kurumu gibi bugün ülkemizde birçok siyasi parti var seçimlere 19 parti giriyor ama siz parçalanmış siyaseti bir araya   getirme anlamında Saadet Partisi ,Büyük Birlik Partisi ittifak yaptı.Daha da büyük bir aile oldunuz bu kan uyuşmazlığı derler ya sizin kanınız uyuştu gayette iyi gidiyor siz nasıl değerlendiriyorsunuz ? A. Taşören: Biz zaten kardeşmişiz sayın Mustafa Destici ve sayın Mustafa Kamalak’ın bir sözü var. Biz bir annenin iki evladıymışız zaten ama birleştik çok şükür ben Büyük Birlikten adayım ama Saadet Partisi çatısı altına geldik. Teşkilat olarak beraber çalışıyoruz ben sanki onların yanında büyümüşüm onlarda beni evlatları olarak kabul ettiler hiçbir sorun çıkmadan çalışıyoruz zaten amacımız bu. Sabahleyin bir gidiyorum teşkilata gece 1de 2 de eve geliyorum. Ama teşkilatın içindeyim onlardan ayrılamıyorum. Napolyon elçisini gönderiyor Türkler nasıl parçalanır diyor biz onları Rum, Kürt Çerkez,Laz diye ayırırsak  parçalanır biz Türkleri böleriz. Yani biz aynı toplumun insanlarıyız bir çatı altında yaşıyoruz inşallah bu seçimlerde de insanlarımız aklını fikrini kullanırlar, bizi ayrıştırmak istediklerini, dış mihrakların bunu yaptığını fark ederler.  H. Yaman: Siz Ispartalı değilsiniz. Yani Konya doğumlusunuz. Antalya da büyüdünüz ve sonra Isparta’ya yerleştiniz ve gördüğüm kadarıyla da Isparta'’ı çok seviyorsunuz. Isparta diyince aklınıza ne geliyor? A. Taşören: Ben iki büyükşehirde büyüdüm. Isparta’ya ilk geldiğimde çok sevdim çünkü insanlar çok samimi en güzel şey caddeden geçerken herkes birbirini tanıyor. İlk gözüme çarpan şey herkes adres biliyor. Adres sorduğumda herkes tarif ediyor, huzur kenti ulaşım çok kolay bir yere gitmek istediğinde çok fazla çaba sarf etmiyorsun istediğin yere varabiliyorsun. Isparta’nın kurulma amacını kâbeye gül suyu üretmek olduğunu okumuştum ve gerçekten mübarek şehir burası gülünde anlamı nedir aşk, muhabbet, sevgi, saygıdır. Hem ittifak olarak hem de benimde sevgiye, kardeşliğe karşı bir zaafım var. Onun için ben Isparta’yı da insanlarını da çok seviyorum. H. Yaman: Tam gül sezonunun ortasındayız Mayıs ayının son haftası Haziranın sonuna kadar gül sezonu yaşıyoruz şu anda gül yaprakları toplanıyor ve onlar işleniyor biz buradan Isparta dışındaki herkesi Isparta’ya davet edelim. Gelsinler o gül kokusunu yerinde görsünler, gül toplasınlar biz onları misafir edelim. Burası sizin dediğiniz gibi gerçekten özel bir kent özel bir şehir. A. Taşören: Mesela her şeyin bir iklimi varken bizim iki iklimimiz var hem Akdeniz hem karasal iklim bitki örtüsü derken yani bölgelerin ortasında geçiş yeri güzel bir dağımız var Davraz Dağımız belki bazı yerlerden bazı bölgelerden daha değerli turizm yerlerimiz var. İnşallah beraberde çıkartırız bunları misafirlerimiz de Isparta’mıza gelsinler, görsünler tanısınlar. H. Yaman: Hayata çok pozitif bakıyorsunuz gülen bir yüzünüz var o insanlara bende katılıyorum ama ben şunu sormak istiyorum yani bir özürlü çocuğunuz var Sefa siz Sefa dünyaya geldikten sonra bir hayal dünyasında ona bir hikaye yazdınız. Çok anlamlı bir hikaye bu hikayeyi sizden dinleyebilir miyiz? A. Taşören: İnsanlar hayal ederler. Çocuk hayalleri vardır. Çocuk doğar, hastaneden eve gelirler giysileri olur giydirirsin her annenin hayalleri vardır. Konuşur, güler, agu yapar, Mama pişirirsin her şeyi yaparsın ama bende büyük oğlum vardı ama ben onu küçük doğum yaptığım için onda pek fazla bilmiyordum yani anlamamıştım ama Sefaya hamileyken gerçekten hayallerim vardı. Ama hastaneye gittiğimde bir an onun mor doğduğunu görüp hastanede kaldığında bir an hayal kırıklığına uğruyorsun ne oldu bu bir yolculuk hani ben İstanbul’a gitmek isterken Isparta’ya geldim gibi düşünüyorum. Hani herkesin hayalinde bir İstanbul vardır ya Isparta’nın çok güzellikleri var bir an onu düşündüm ve bir düşündüm Sefada benim ahirette bir şeylere varma noktam, sebebim güller aklıma geliyor aşktır sevgidir ve benim oğluma gerçekten çok büyük bir sevgim var. Isparta’nın zorlukları var ama zorlukların içinde güzellikleri var onları da düşündüm ve benim için böyle oğlumdaki hikayemde bu. H. Yaman: En büyük hayalinizi  gerçekleştirdiniz mi? gerçekleştirmeyi düşündüğünüz hayaliniz var mı? A. Taşören: Ben büyük oğlumun benden daha önce siyasete atılıp gerçekten ben onun Cumhurbaşkanı olmasını isterim. Ben meclis başkanı olmak istiyorum çünkü  ben hep siyasetin içindeyim. Benim amacım sadece koltuk değil rütbe değil ben hizmet etmek istiyorum Allah belki de Sefayı vermesinin sebebi de budur Sefa sayesinde olgunlaştım ben. H. Yaman: Engellilerle ilgili bir mesajınızı alalım bir engelli annesisiniz sonuçta. A. Taşören: Bir milletvekili Biz engellileri adam yerine koyduk onlara maaş bağladık kapıları açtık demişti. Engelliler zaten insandır. Rabbim Peygamber efendimiz (SAV) ASS'AF suresinin 1 ve 14. ayetinde engelliler için azarlamıştı, habibini azarlamıştı ve şöyle diyor: Engelliler zaten adam, zaten insan Allahın da melekleri onun için hiç kimse üzülmesin onlar bizim ahirete şefaatimizin vesilesi Hz . İbrahim onların velisi, dostu engelliler bizim için engel değil onlar bizim en güzel sebeplerimiz. Hakan Yaman: .Bize hayatını özetledi bizimle paylaştı kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum .  

Milli İttifakın ikinci sıra adayı Ayşe Taşören, hayatının bilinmeyenlerini ve siyasi çalışmalarını MANŞET Gazetesine anlattı.

Hem Saadet Partisi, hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti. Bizim çalışmalarımız Allah rızası ile olduğu için herkesten güzel tepki alıyorum.

Saadet Partisi (SP) ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) oluşturduğu Milli İttifakın 2. sıra Milletvekili adayı Ayşe Taşören, Her hafta Pazar günü Kanal 32 ekranlarında yayınlanan ‘Hakan Yaman ile hayatın içinden’ programının konuğu oldu. Gazetemiz kurucu sahibi Hakan Yaman’ın sorularını yanıtlayan Taşören, seçimleri hızlı bir şekilde yürütürken eviri ve işinide ihmal etmediğini söyledi.


H. Yaman: Siz siyasetçi bir ailenin kızısınız, ailenizi tanıyalım?

A. Taşören: Babam Isparta Büyük Birlik Partisi İl başkanı Şener Taşören, annem ev hanımı ama ev hanımıyım diye evine çekilen bir bayan değil. Sürekli babamın arkasında atölyemizde, iş yerinde çoluğuna çocuğuna sahip çıkan bir annedir, sürekli başımızdadır. Eşim Kenan Taşören oda ayakkabı pazarlamacısı. 2 tane kardeşim var. Bir kız kardeşim bir de erkek kardeşim var. İkisi de evli. 2 tanede oğlum var. Bir tanesi lise 3’e gidiyor bir tanesi 15 yaşında benim oğlum engelli Zihinsel Engelliler Eğitim Uygulama okuluna gidiyor.

H. Yaman: Çocukken mutlaka öğretmeniniz ya da büyükleriniz sormuştur büyüyünce ne olmak istiyorsunuz diye. Büyüyünce ne olmak istiyordunuz?

A. Taşören: Ben çocukluğumdan beri milletvekili olmak istemişimdir. Geniş ailede büyüdüm ben rahmetli babaannemle ve büyükbabamla yaşadım. Bizim ailemizde şöyle bir şey vardı bilirsiniz o zamanlar Süleyman Demirel ve Turgut Özel dönemi vardı. Çocukluğum onlarla geçti televizyon başında hep hayalimde o zamanlar İmren Aykut vardı ve hep İmren Aykut olmak istemişimdir. Bana sorduklarında diğer çocuklar doktor mu olacaksın yoksa öğretmen mi olacaksın dediklerinde ben her zaman İmren Aykut olacağım derdim.

H. Yaman: Peki gençlik yıllarınız nasıl geçti?

A. Taşören: 1993 yılında biz Konya’dan Antalya’ya taşındık. Güzel geçti. Dediğim gibi biz çok kalabalık bir ailede büyüdük babam beni özgür bırakırdı hiç kısıtlamazdı Antalya gibi bir memlekette çok özgür büyüdüm. Ben her istediğimi de yaptım. Bizim atölyelerimiz vardı. Babamla oğlan kardeşimle beraber ben erkek gibi büyüdüm. Gençliğim böyle geçti.

H. Yaman: Erken evlenme fikri sizin fikriniz değildi babanızın fikriydi neden böyle karar verdi?

A. Taşören: Ben liseye giderken her zaman fikrim milletvekili olmaktı. Okurken hep siyasal bilgiler okumak istedim. Meşhur Antalya Lisesi’ne gittim. Çünkü orda Adnan Menderesin yakasından tutmuştu, Deniz Baykal ondan dolayı benim lisem önemlidir siyasi geçmişi vardır. Ama hiçbir siyasi partiye üyeliğim ya da gitmişliğim olmadı. Ama rahmetli Alparslan Türkeş’in öldüğü gündü hiç unutmam 4 Nisan günüydü. Arkadaşım bana dedi ki gel seni Ülkü Ocaklarına götüreyim. Ben ilk defa Antalya Ülkü Ocaklarına gittim. Yanımda amcamın kızı vardı bunu babama söylüyor ve babamda o zaman akşam eve gittiğimde bana kızdı neden gittin diye seni okuldan alacağım dedi. Ben o zaman babama karşı geldim. Ben o zaman beni okuldan alırsa babamı mahkemeye veririm demişim babamda sen benim başımı sıkıntıya sokacaksın evlenmen gerekiyor dedi. Ailem onayladı ben evlendim.

H. Yaman: Bu evlilikten 2 tane çocuğunuz var ve 1 tanesi de engelli 15 yaşındaki oğlunuz Sefa sizin için bir yük mü?

A. Taşören: Hayır. Aslında şimdi insanlar şöyle düşünür Sefa benim için hayatımın en büyük piyangosu değil benim için Allahın hediyesi. Sefa benim için özgürlük ve neşe kaynağım Sefa doğduğunda ben 19 yaşındaydım. Onu bana verdiklerinde dediler ki %80 engelli olarak doğdu ve gerçekten sabah akşam ölümünü bekledik  

O gün doğduğunda bana verdiklerinde zaten ben birkaç gün görmemiştim onu dediler ki ölecek. Eve gitsin. Evde ölsün etrafındaki herkes şöyle dedi ölsün. Çünkü yaşı daha küçük. Eğer yaşarsa zihinsel engelli olur mutlaka ya da hiç yattığı yerden kalkamayacak, kör olacak, sağır olacak bütün olumsuzlukları söyledi ve hatta mezarı bile kazıldı. Ama ben şöyle düşündüm eğer Allah meleğini bana verdiyse mutlaka vardı bir bildiği ben hiç onun ölmesini istemedim. Ve benim oğlum %80 spastik engelli doğdu ama şu anda spastik engelliliğinden hiçbir eser yok sadece konuşamadığı için zihinsel engelli raporu alıyor. O benim için hayatım da en büyük ödüldür yük demek değildir.

H. Yaman:   Bu arada devletin engellilere bakış açısını nasıl değerleniriyorsunuz ?

A. Taşören: Soyutlanmış evlerinde oturuyorlar eğitim hakları yoktu, şu maaş meseleleri yoktu, bakım ücreti yoktu. Devletimiz güzel şeyler yaptı ama bunları yaparken yaşamadıkları için maaş verdiler ama arkasını aramadılar, rapor verdiler arkasını aramıyorlar. Ben rapor almaya gittiğimde benim oğlumun şöyle bir sorunu var ilk gittiği yerde algısı değişiyor, dikkati dağılıyor hiçbir hareket yapamıyor. Oturduğu yerde oturuyor. Uzman doktorlar geldiler ama bayanların saçlarında boneler vardı çocuk korktu direk öyle baktı yüzlerine hiç bir şey yapmadan otizm raporu verdiler. Dedim benim oğlum otizmli değil ama istemediler %98 engel verdiler, ben itiraz ettim, başhekime çıktım ve şikayet edecektim. Çünkü benim oğlum otizmli değil sonra tekrardan sağlık raporu alındı. Konya’da oldu bu olay ama ben diğer bayanları istemedim başındaki boneler çok dikkat çekti bu sebeple başka doktorlar geldi ve o zaman %70’e indi zihinsel engelliler raporu aldı en azından otizm raporu değildi. Bu sorunu bir tek ben yaşamıyorum bütün engelliler yaşıyor öyle bir rapor yürürlülükteki herkesin kendi engeline göre değil de o an çocuk belki hasta ya da dikkati dağıldı.
    
O an neyse ona göre rapor veriliyor gerçek raporlar verilmiyor. Maaş veriliyor tamam ama ben seçim gezilerine gittiğim yerlerden bir olay size anlatayım bir çocuğumuz 19 yaşında babası vefat etmiş babasından engelli maaşı kesiliyor ama çocuk 18 yaşını geçtiği için erkek ya özrü %50 gözüktüğü için babasından maaşta alamıyor, engelli maaşı kesiliyor. O çocuk hayatını idame ettiremiyor. Parada kazanamayacak, kendine bakamayacak birde annasivar yani %50 olunca kendine çok mu iyi bakıyor bu çocuk %60 olunca maaşını alabiliyor. Neden %50 alamıyor. Bundan büyük şöyle bir sıkıntı var. 
    
Yatalak engellilerimiz var bizim tıbbi malzemeler lazım onlar için ama devlet ilk önce parasını yatır sonra biz parasını geri vereceğiz diyorlar. 1 kere veriyor diyelim ki malzemelere bir şey oldu onu geri ödemiyor 1 kere veriyor parasını ödüyoruz, ödemek zorunda kalıyoruz. Ben istiyorum ki yürürlülüğe konulan bir yasa denetlensin istiyorum ben aday olduğum için inşallah bizim beyannamemizde bunlar düzenlenecek. Çünkü sorunlar ilk önce çekenlere sorulacak. Eğer ben meclise çıkarsam ilk önce engelli ve engelli ailesini eğitelim diyorlar ya bizi eğitmeyin toplumu eğitmeliyiz önce çünkü damdan düşenin halini damdan düşen anlar derler ya hayatta kendi başına gelmeyen hiç kimse bilmez.
    
Önce farkındalık yaratmamız lazım en azından zorunlu eğitimde engelliler dersi vermemiz lazım, çocuklara küçük yaşta öğretmemiz lazım. Eğer ben meclise geçersem engelliler ve yardıma muhtaç olanların hayatta kendilerini idam edemeyen kişiler hiçbir maaşa zorunlu olmadan devlet kapısına bakacak. En büyük hayalim ve gerçekleştirmek istediğim şey budur.

H. Yaman: Siz aynı zamanda iş kadınısınız ve bir tekstil atölyeniz var hem ev hem iş kadını olmak zor mu?

A. Taşören: Zor olduğu yerlerde var ama güzel insanda çalışma potansiyeli varsa sadece ben bir kadının evde oturup çalışmamasına karşıyım. Eğer potansiyel varsa her insan her kadın yapmalı bende bu potansiyel var. Ben bütün vaktimi bir evde geçiremem benim şu anda nakış atölyem var. Ben orda makine da kullanıyorum makine kullanmayı da öğretiyorum ama benim için bir zorluk yok. Bütün işlerimde ailem bana yardımcı oluyor en büyük destekçim onlar.

H. Yaman: Nasıl gidiyor seçim çalışmaları?

A. Taşören: Şunu belirtmek istiyorum, Isparta’da seçimle oranı olan tek bayan aday benim diğer partiden de aday arkadaşlarım var ama onlar arka sıralarda seçilebilecek oranda ki tek bayan benim bunu belirmek istiyorum. Çok güzel gidiyor hem milli ittifak olarak hem de kendi şahsıma tepkiler çok güzel biz Saadet Partisi olarak ben oturduğum yerden koltuk beklemiyorum. Benim hedef kitlem kadınlar olduğu için amacım da kadınların sıkıntılarını dertlerini dinleyip onlara hizmet etmek olduğu için ben bütün gün boyunca kapı kapı geziyorum.

H. Yaman: Nasıl tepki alıyorsunuz neler söylüyorlar insanlar size?

A. Taşören: İlk önce beni genç görünce çok seviniyorlar şaşırıyorlar sen çok gençsin diyorlar kimi diyor ki biz senle gurur duyuyoruz kadınların sesisin pozitif enerjin var bizi motive ediyorsun diyorlar. Hem Saadet Partisi hem de Büyük Birlik Partisi tertemiz bir parti oldukları için bizim çalışmalarımız Allah rızası ile olduğu için herkesten güzel tepki alıyorum. Biz mahalle mahalle geziyoruz. Bir mahalleye gittik 3-4 katlı bir mahalleydi bütün zillerine bastım her kapıdan bir tane bayan çıktı bir de bu benim çocukluğumda da en büyük hayalimdi bu evlerin arkasında neler var ben bir gün bunları nasıl öğrencem diyordum şimdi o hayalimde gerçekleşti kapı çaldığımda 3 tane bayan çıktı ben dedim sizin sıkıntılarınızı dertlerinizi dinlemeye geldim. Çünkü ben açılıştan açılışa gitmek istemiyorum. Bire bir sizleri dinleyeceğim tepkilerinizi eleştirilerinizi almak istiyorum. Bayanın biri kapıyı örtmek istedi niye dedim kapıyı tuttum bana önce açıkla niye dinlemek istemediğini diye sordum. Benim devletime, hükümetime hiç kimseye güvenim yok dedi. Onun için kimseyi dinlemek istemiyorum dedi. Bende bak ben seni dinlemeye geldim dedim neden kapıyı örtüyorsun. Oda dedi ki ben yetiştirme yurdundan çıktım kaçarak evlendim, eziyet gördüm ne devletimden ne hükümetimden nede yurdumdan nede ailemden hiçbir destek görmedim sıkıntı gördüm dedi dinlemek istemiyorum dedi. Ben ayağımı kapının arasına koymuştum, örtmesine izin vermedim. 
    
Bak dedim elimde beyanname var dedim ilk önce onu gösterdim bizim yetiştirme yurdundan çıkacak çocuklara gençlere yapacaklarımızı anlattım. Bir de ona şunu söyledim devletin 1.vazifesi insanı, nesli, aileyi korumaktır biz Türk’üz ve Müslüman bir toplumuz bizim ilk vazifemiz  yardıma muhtaç olanlara, ailesiz olanlara, kendini idam edemeyenlere, dul ve yetimlere, engellilere, yaşlılara devlet kapsamına almak biz ilk önce seni devlet kapsamına alacağız dedim. Anlattım dinledi dinledi ve ağlamaya başladı ve bana daha önce kimse böyle yaklaşmadı dedi bende bak benim engelli çocuğum var ben Allahtan şifa ve çocuğum için iyi bir şey olsun istiyorum. Ve insanlar sadece bana Allah razı olsun desin ve onun için ben şu an hizmet yapıyorum dedim ben senden de bunu bekliyorum dedim ağladı ve bana dedi ki sen benim fikrimi çok değiştirdin ben hiç kimseden bunları duymamıştım ben Saadet Parti’sine oy vereceğim dedi. Aslında o kadar anlatılacak gerçekler var ki mesela dün tekerlekli sandalyede genç bir delikanlı partiye gederken kapıda beni durdurdu abla sen Saadet Partisinden adaysın değil mi dedi evet dedim. Çıkardı parasını verdi bana bu ne dedim. Seçim çalışmalarında benim de sana katkım olsun inşallah sen seçil dedi. Duygulandım çünkü biz hazineden ya da devletten hiç para almıyorduk. Belki bizimle dalga geçiyorlar gülüyorlar siz barajı aşamazsınız ama böyle insanlar böyle dualar olduğu müddetçe biz yıkılmayız.

H. Yaman:  Kadının siyasetteki yeri neresidir?

A.Taşören: Ben zaten üzülüyorum çünkü Isparta’nın yarısı neredeyse bayan ve ekonomiyede bayanlar katkı sağlıyorlar ve dediğiniz gibi iktidar partisine 4. sırada, diğer partilerin adayları bile yok ben zaten diyorum bayan adaylara onlara mesajım şu siyasi düşünceyi fikriniz olmadan siz bana destek verin çünkü ben sizin içinizden biriyim sizlerle aynı şeyi yaşadım ev hanımıyım, anneyim, sizin gibi fabrika işçiliği yaptım. Esnaflık yaptım sizden biriyim. Benim babam il başkanı olduğu için aslında beni ilk sırada aday göstermedi çünkü dedi ki torpil derler dedi. Biz genel merkeze gittiğimizde listeler açıklandığında genel merkezden Mustafa Destici dedi ki biz Isparta’dan aday seni göstereceğiz şaşırdık nasıl olur diye. Onlarda dediler ki sen hem Kadın Kolları Başkanısın hem bir esnafsın, fabrika işçiliği yapmışsın, bir de engelli çocuk annesisin senden daha iyi kadınları kim tanıyabilir ki. Milli ittifak olarak bizim için aile, kadın ve çocuk önemli.

H. Yaman: Sokaktaki vatandaşın ilgisi nasıl çok farklı bir seçim propagandasıyla seçmenlere ulaşmaya çalışıyorsunuz. 

A. Taşören: Biz Allah rızası için çalışıyoruz ben oturduğum yerden bana bir şey gelsin diye beklemiyorum hedef kitlem zaten kadınlar ben bir şeyler yapmak istiyorum bir tek bu seçimlere yönelik yapmıyoruz çalışma ben onların hep söylediklerini kayıt altına alıyorum. Ben hangi mahallede, evde hangi kadının sorununu ne olduğunu biliyorum. Mesela fikir duvarı yaptık bütün gençlerin yazdıkları kayıt altında. Biz bunları her zaman onlara hizmet etmek için kullanacağız. Sadece oy için değil insanlara millete faydalı olmak için yapıyorum.

H. Yaman: Biz sizin büyük ailenizin, büyük aile kavramınızı birde sizden dinleyelim?

A. Taşören: Liseye giderken benim tarih öğretmenin bana şöyle bir hikaye anlatmıştı ama gerçek bir olay. Avrupa liderlerinden biri çok merak ediyor biz bu Türk’lerle savaş atlattılar, Kurtuluş Savaşı, 2. dünya savaşı, darbeler geçirdiler biz bunları neden parçalayamadık diye düşünüyor ve bir gazeteciyi Türkiye’ye gönderiyor. Gazeteci her yeri geziyor bizde de vardır ya tanrı misafiri eve kabul ediyor insanlarımız yatıyor kalkıyor sonra ülkesine dönüyor. Başkan merakla bekliyor neden parçalanmıyor diye. O da diyor ki Başkanım, onların kocaman bir sinileri var bakırdan diyor birde ortada bakırdan sahanları var diyor bundan dolayı. Oda diyor ki bizimde Sanayi fabrikamız var bizde yapalım bu sinileri, sahanları diyor. O da diyor ki ama bizim yapamayacağımız bir şey var diyor onlarda öyle aileler var ki anneler babalar çocukları sıkıntıya düştüğünde kapıyı açıyorlar, çocuklarını o sininin etrafında topluyorlar aynı yerden yemek yiyorlar diyor biz onları nasıl parçalayacağız, o aileler parçalanmadan olmaz diyor ben bundan dolayı Avrupa Birliği uyum yasaları sayesinde bizim ailelerimiz parçalandı çekirdek ailemiz parçalandı, boşanmalar oldu işte ben bu yasalara bundan dolayı karşıyım çünkü bizim büyük büyük ailelere ihtiyacımız var. Çünkü aile parçalanırsa devlette, imparatorlukta parçalanır. Benim halkımdan tek ricam önce ailemize sahip çıkalım eskisi gibi olalım o zaman bizi kimse parçalayamaz ama aileler parçalanırsa o zaman bizde parçalanırız.

H. Yaman: Siyasette bir aile kurumu gibi bugün ülkemizde birçok siyasi parti var seçimlere 19 parti giriyor ama siz parçalanmış siyaseti bir araya   getirme anlamında Saadet Partisi ,Büyük Birlik Partisi ittifak yaptı.Daha da büyük bir aile oldunuz bu kan uyuşmazlığı derler ya sizin kanınız uyuştu gayette iyi gidiyor siz nasıl değerlendiriyorsunuz ?

A. Taşören: Biz zaten kardeşmişiz sayın Mustafa Destici ve sayın Mustafa Kamalak’ın bir sözü var. Biz bir annenin iki evladıymışız zaten ama birleştik çok şükür ben Büyük Birlikten adayım ama Saadet Partisi çatısı altına geldik. Teşkilat olarak beraber çalışıyoruz ben sanki onların yanında büyümüşüm onlarda beni evlatları olarak kabul ettiler hiçbir sorun çıkmadan çalışıyoruz zaten amacımız bu. Sabahleyin bir gidiyorum teşkilata gece 1de 2 de eve geliyorum. Ama teşkilatın içindeyim onlardan ayrılamıyorum. Napolyon elçisini gönderiyor Türkler nasıl parçalanır diyor biz onları Rum, Kürt Çerkez,Laz diye ayırırsak  parçalanır biz Türkleri böleriz. Yani biz aynı toplumun insanlarıyız bir çatı altında yaşıyoruz inşallah bu seçimlerde de insanlarımız aklını fikrini kullanırlar, bizi ayrıştırmak istediklerini, dış mihrakların bunu yaptığını fark ederler. 

H. Yaman: Siz Ispartalı değilsiniz. Yani Konya doğumlusunuz. Antalya da büyüdünüz ve sonra Isparta’ya yerleştiniz ve gördüğüm kadarıyla da Isparta'’ı çok seviyorsunuz. Isparta diyince aklınıza ne geliyor?

A. Taşören: Ben iki büyükşehirde büyüdüm. Isparta’ya ilk geldiğimde çok sevdim çünkü insanlar çok samimi en güzel şey caddeden geçerken herkes birbirini tanıyor. İlk gözüme çarpan şey herkes adres biliyor. Adres sorduğumda herkes tarif ediyor, huzur kenti ulaşım çok kolay bir yere gitmek istediğinde çok fazla çaba sarf etmiyorsun istediğin yere varabiliyorsun. Isparta’nın kurulma amacını kâbeye gül suyu üretmek olduğunu okumuştum ve gerçekten mübarek şehir burası gülünde anlamı nedir aşk, muhabbet, sevgi, saygıdır. Hem ittifak olarak hem de benimde sevgiye, kardeşliğe karşı bir zaafım var. Onun için ben Isparta’yı da insanlarını da çok seviyorum.

H. Yaman: Tam gül sezonunun ortasındayız Mayıs ayının son haftası Haziranın sonuna kadar gül sezonu yaşıyoruz şu anda gül yaprakları toplanıyor ve onlar işleniyor biz buradan Isparta dışındaki herkesi Isparta’ya davet edelim. Gelsinler o gül kokusunu yerinde görsünler, gül toplasınlar biz onları misafir edelim. Burası sizin dediğiniz gibi gerçekten özel bir kent özel bir şehir.

A. Taşören: Mesela her şeyin bir iklimi varken bizim iki iklimimiz var hem Akdeniz hem karasal iklim bitki örtüsü derken yani bölgelerin ortasında geçiş yeri güzel bir dağımız var Davraz Dağımız belki bazı yerlerden bazı bölgelerden daha değerli turizm yerlerimiz var. İnşallah beraberde çıkartırız bunları misafirlerimiz de Isparta’mıza gelsinler, görsünler tanısınlar.

H. Yaman: Hayata çok pozitif bakıyorsunuz gülen bir yüzünüz var o insanlara bende katılıyorum ama ben şunu sormak istiyorum yani bir özürlü çocuğunuz var Sefa siz Sefa dünyaya geldikten sonra bir hayal dünyasında ona bir hikaye yazdınız. Çok anlamlı bir hikaye bu hikayeyi sizden dinleyebilir miyiz?

A. Taşören: İnsanlar hayal ederler. Çocuk hayalleri vardır. Çocuk doğar, hastaneden eve gelirler giysileri olur giydirirsin her annenin hayalleri vardır. Konuşur, güler, agu yapar, Mama pişirirsin her şeyi yaparsın ama bende büyük oğlum vardı ama ben onu küçük doğum yaptığım için onda pek fazla bilmiyordum yani anlamamıştım ama Sefaya hamileyken gerçekten hayallerim vardı. Ama hastaneye gittiğimde bir an onun mor doğduğunu görüp hastanede kaldığında bir an hayal kırıklığına uğruyorsun ne oldu bu bir yolculuk hani ben İstanbul’a gitmek isterken Isparta’ya geldim gibi düşünüyorum. Hani herkesin hayalinde bir İstanbul vardır ya Isparta’nın çok güzellikleri var bir an onu düşündüm ve bir düşündüm Sefada benim ahirette bir şeylere varma noktam, sebebim güller aklıma geliyor aşktır sevgidir ve benim oğluma gerçekten çok büyük bir sevgim var. Isparta’nın zorlukları var ama zorlukların içinde güzellikleri var onları da düşündüm ve benim için böyle oğlumdaki hikayemde bu.

H. Yaman: En büyük hayalinizi  gerçekleştirdiniz mi? gerçekleştirmeyi düşündüğünüz hayaliniz var mı?

A. Taşören: Ben büyük oğlumun benden daha önce siyasete atılıp gerçekten ben onun Cumhurbaşkanı olmasını isterim. Ben meclis başkanı olmak istiyorum çünkü  ben hep siyasetin içindeyim. Benim amacım sadece koltuk değil rütbe değil ben hizmet etmek istiyorum Allah belki de Sefayı vermesinin sebebi de budur Sefa sayesinde olgunlaştım ben.

H. Yaman: Engellilerle ilgili bir mesajınızı alalım bir engelli annesisiniz sonuçta.

A. Taşören: Bir milletvekili Biz engellileri adam yerine koyduk onlara maaş bağladık kapıları açtık demişti. Engelliler zaten insandır. Rabbim Peygamber efendimiz (SAV) ASS'AF suresinin 1 ve 14. ayetinde engelliler için azarlamıştı, habibini azarlamıştı ve şöyle diyor: Engelliler zaten adam, zaten insan Allahın da melekleri onun için hiç kimse üzülmesin onlar bizim ahirete şefaatimizin vesilesi Hz . İbrahim onların velisi, dostu engelliler bizim için engel değil onlar bizim en güzel sebeplerimiz.

Hakan Yaman: .Bize hayatını özetledi bizimle paylaştı kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum .



 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.