KAFAMI KARIŞTIRAN SORULAR

GÜNDEM 28.07.2015 - 13:19, Güncelleme: 30.03.2022 - 17:24
 

KAFAMI KARIŞTIRAN SORULAR

Hatırlarsanız bayram öncesi koalisyon arayışları kapsamında yapılan çalışmalar, toplumda bir iyimserlik havası oluşturmaya başlamıştı. MHP’yi tercihi nedeniyle denklem dışında bıraksak bile, bir AKP-CHP ya da HDP’nin farklı formülasyonla desteğiyle kurulabilecek hükümet seçenekleri, erken seçimden ziyade bayram ziyaretlerinde konuşulan temel konumuzdu. Ancak bayram sonrası yaşanan gelişmeler bütün bu öngörüleri yok etti ve “zamanlaması manidar” deyimini haklı çıkarırcasına kafalarda soru işaretleri bıraktı. 20 Temmuz da Suruç patlaması ile başlayan, sonrasında 2 iki polisimizin şahadeti, sonrasında IŞİD’in bir astsubayımızı şehit etmesiyle devam eden olaylar zinciri ve devletin doğal tepkisi neticesinde geniş cephe ile başlatılan yurt içi ve yurt dışı operasyonlar ve buna karşılık her gün onlarcası basına yansıyan terörist eylemler içimizi kanatmaya başladı. Yurt içi siyasi krizlerin ötesinde, yurt içi ve dışında yaşanan güvenlik krizleri yaşanırken, cephe genişletilerek başlatılan bu operasyonların oluşturabileceği riskler ne ölçüde dikkate alındı bilemiyorum ama toplumu etkileyecek ciddi gelişmelere gebe olduğunu söylemek yıllarca bu işle uğraşmış biri olarak bir kehanet olmayacak sanırım. Meydana gelen olayları, sahne sahne ele alacak olursak, yaklaşık 40 yıldır hafızalarımızda yer etmiş olaylar olarak bakabiliriz. Ancak tarihi siyasi sonuçlara yol açabilecek kritik gelişme bence İncirlik üssünün açılmasıdır. Aklıma acaba tüm gelişmeler böyle bir sonucun oluşturulması için kurgulanmış olabilir mi diye de düşünmüyor değilim. Bu noktada aklıma gelen bazı soruları paylaşma ihtiyacı hissediyorum.      -01 Mart 2003 tezkeresi ile “Türkiye’ye yerleşme projesi” akamete uğrayan ABD, uşakları vasıtasıyla böyle bir ortamın oluşturulmasını bizzat sağlamış olabilir mi?      -Bu kapsamda Türkiye, İncirlik üssünü açtığına daha sonra pişman olabilir mi?      -Ortadoğu’da çizilecek yeni haritada taşeron ülke olarak Türkiye’nin dahil edilmesi için, bu gelişmeler kurgulanmış olabilir mi?      -İncirlik üssünden gerçekleşecek harekât sonuçlarının vebali Türkiye’ye yüklenerek Türkiye gelecekte maddi ve manevi bir yük altına girebilir mi?      -Türkiye’nin ağır aksakta olsa kendi iradesiyle çözmeye niyetlendiği “kürt sorunu” nun yol haritası birilerinin işine gelmemiş olabilir mi?    -Akdenize açılan bir Kürt Devleti yerine, şimdilik İran sınırından Fırat nehrine kadar uzanan bir Kürt devleti için Türkiye zımnen de olsa bir onay vermiş olabilir mi?      -Ufukta görünen AKP-CHP koalisyonu müstakbel gelişmeler için uygun görülmemiş ve birilerini rahatsız etmiş olabilir mi?      -Aklıma gelmesini hiç istemediğim bir başka soru da; bu gelişmelere yol vermek için erken seçimle milliyetçi oyları alarak tek başına iktidar olma hesabının bir parçası olabilir mi?      -Ayrıca, Şubat 2015 de sınıra çekilen SÜLEYMAN ŞAH Türbesi olayı öncesi yaşananlar, bir tuzak mı, yoksa basiretsizlik örneğimiydi, tarihin altın tepside sunduğu bu ilahi fırsatı elinin tersiyle itenlerin bugün yüzleri kızarıyor mu?      -Buna paralel olarak; Uludere, Reyhanlı, Cilvegözü, Musul Konsolosluk, F-4 uçaklarını düşürülüşü gibi karnesi basiretsizlik örnekleriyle dolu güvenlik bürokrasinin varlığına ve kırk yıllık terörle mücadele sonuçlarına rağmen tüm cephelerde savaş açma kararı hangi stratejik öngörü ile alınmıştır?      Şeytanın avukatlığını yaparak aklıma  gelen bu sorular, akla gelebildiği için olabilirliği olan sorulardır. Onun için bu sorulara kafa yorup düşünecek ve tedbir alacak güvenlik bürokrasisine Allah’tan zihin açıklığı ve basiret, cephede savaşan kahraman askerlerimize ve polislerimize güç, kuvvet vermesini diliyor ve dua ediyorum. cemilantalyali@hotmail.com

Hatırlarsanız bayram öncesi koalisyon arayışları kapsamında yapılan çalışmalar, toplumda bir iyimserlik havası oluşturmaya başlamıştı. MHP’yi tercihi nedeniyle denklem dışında bıraksak bile, bir AKP-CHP ya da HDP’nin farklı formülasyonla desteğiyle kurulabilecek hükümet seçenekleri, erken seçimden ziyade bayram ziyaretlerinde konuşulan temel konumuzdu.

Ancak bayram sonrası yaşanan gelişmeler bütün bu öngörüleri yok etti ve “zamanlaması manidar” deyimini haklı çıkarırcasına kafalarda soru işaretleri bıraktı. 20 Temmuz da Suruç patlaması ile başlayan, sonrasında 2 iki polisimizin şahadeti, sonrasında IŞİD’in bir astsubayımızı şehit etmesiyle devam eden olaylar zinciri ve devletin doğal tepkisi neticesinde geniş cephe ile başlatılan yurt içi ve yurt dışı operasyonlar ve buna karşılık her gün onlarcası basına yansıyan terörist eylemler içimizi kanatmaya başladı.

Yurt içi siyasi krizlerin ötesinde, yurt içi ve dışında yaşanan güvenlik krizleri yaşanırken, cephe genişletilerek başlatılan bu operasyonların oluşturabileceği riskler ne ölçüde dikkate alındı bilemiyorum ama toplumu etkileyecek ciddi gelişmelere gebe olduğunu söylemek yıllarca bu işle uğraşmış biri olarak bir kehanet olmayacak sanırım.

Meydana gelen olayları, sahne sahne ele alacak olursak, yaklaşık 40 yıldır hafızalarımızda yer etmiş olaylar olarak bakabiliriz. Ancak tarihi siyasi sonuçlara yol açabilecek kritik gelişme bence İncirlik üssünün açılmasıdır. Aklıma acaba tüm gelişmeler böyle bir sonucun oluşturulması için kurgulanmış olabilir mi diye de düşünmüyor değilim.

Bu noktada aklıma gelen bazı soruları paylaşma ihtiyacı hissediyorum.
    
-01 Mart 2003 tezkeresi ile “Türkiye’ye yerleşme projesi” akamete uğrayan ABD, uşakları vasıtasıyla böyle bir ortamın oluşturulmasını bizzat sağlamış olabilir mi?
    
-Bu kapsamda Türkiye, İncirlik üssünü açtığına daha sonra pişman olabilir mi?
    
-Ortadoğu’da çizilecek yeni haritada taşeron ülke olarak Türkiye’nin dahil edilmesi için, bu gelişmeler kurgulanmış olabilir mi?
    
-İncirlik üssünden gerçekleşecek harekât sonuçlarının vebali Türkiye’ye yüklenerek Türkiye gelecekte maddi ve manevi bir yük altına girebilir mi?
    
-Türkiye’nin ağır aksakta olsa kendi iradesiyle çözmeye niyetlendiği “kürt sorunu” nun yol haritası birilerinin işine gelmemiş olabilir mi?
  
-Akdenize açılan bir Kürt Devleti yerine, şimdilik İran sınırından Fırat nehrine kadar uzanan bir Kürt devleti için Türkiye zımnen de olsa bir onay vermiş olabilir mi?
    
-Ufukta görünen AKP-CHP koalisyonu müstakbel gelişmeler için uygun görülmemiş ve birilerini rahatsız etmiş olabilir mi?
    
-Aklıma gelmesini hiç istemediğim bir başka soru da; bu gelişmelere yol vermek için erken seçimle milliyetçi oyları alarak tek başına iktidar olma hesabının bir parçası olabilir mi?
    
-Ayrıca, Şubat 2015 de sınıra çekilen SÜLEYMAN ŞAH Türbesi olayı öncesi yaşananlar, bir tuzak mı, yoksa basiretsizlik örneğimiydi, tarihin altın tepside sunduğu bu ilahi fırsatı elinin tersiyle itenlerin bugün yüzleri kızarıyor mu?
    
-Buna paralel olarak; Uludere, Reyhanlı, Cilvegözü, Musul Konsolosluk, F-4 uçaklarını düşürülüşü gibi karnesi basiretsizlik örnekleriyle dolu güvenlik bürokrasinin varlığına ve kırk yıllık terörle mücadele sonuçlarına rağmen tüm cephelerde savaş açma kararı hangi stratejik öngörü ile alınmıştır?
    
Şeytanın avukatlığını yaparak aklıma  gelen bu sorular, akla gelebildiği için olabilirliği olan sorulardır. Onun için bu sorulara kafa yorup düşünecek ve tedbir alacak güvenlik bürokrasisine Allah’tan zihin açıklığı ve basiret, cephede savaşan kahraman askerlerimize ve polislerimize güç, kuvvet vermesini diliyor ve dua ediyorum.

cemilantalyali@hotmail.com

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.