HAYATIMIZ ŞİFRELENDİ

İnternetin yaşam alanımıza girmesi ile birlikte neler değişti, neler!... Öncelikle akıllı telefonları en yakın dostumuz olarak yanımızdan ayırmıyor, günümüzün büyük bir bölümünü onunla geçiriyoruz. Telefonlarımızı başkalarının karıştırmaması ve kullanmaması için ŞİFRELİYORUZ.

Bir çoklarımızın banka kartı, kredi kartı var ve bu kartlara mutlaka bir şifre koymak zorundayız, aksi halde hesaplara ulaşmak ve dolandırılmak mümkün. İşte size bir ŞİFRE  daha…

Bilgisayar, tablet gibi elektronik cihazlar kullananlarda çok özel bilgi ve belgelerini muhafaza edebilmek için Bilgisayarlarının açılışına ŞİFRE koyuyorlar.

Nerede ise herkesin sosyal medya hesapları facebook, tveter, insagram vb gibi kullanımlarında yine başkalarının kullanımına kapatmak için kocaman bir duvar örüyor ve ŞİFRELİYORUZ.

Bankada parası, dövizi. Altını, çek ve seneti, tapu ve değerli eşyaları olanların bu değerleri muhafaza ettikleri kasanında bir şifresi var.

Belki de en önemli şifrelerimizden birisi de E Devlet şifremiz olsa gerek. Hayatımıza son yıllarda giren ve resmi evrakların birçoğunu temin ettiğimiz E Devlet şifresini de unutmayalım.

Onlarca şifreyi akılda tutmak kolay mı?, ya hepsine aynı şifreyi vereceksin yada ayrı ayrı verdiğin şifreleri bir yere kaydedeceksin. Tabi kaydettiğin yerin şifresini de asla kimseye göstermeyecek ve unutmayacaksın. Hayatımız şifreleyen internet çağında teknolojinin getirdiği kolaylıklar ciddi sorumluluklar ve riskleri de beraberinde getiriyor.

PDR Uzmanı, Psikolog Hasan Hüseyin Akagündüz internetin insanları yalnızlaştırdığını belirterek şunları söyledi. ‘’ Sosyalleşmeyi sağladığı düşünülen internet ortamı aslında nasıl içe kapatıyor bizi.. Her şeyimiz açıkta iken duygularımız kilitli.  Yeni moda, profil kilidi… İstiyorlar ki o herkesin her şeyini görsün ama onun hiçbir şeyi görünmesin. Gizlenmenin yeni versiyonu. Ya da kendimizi korumanın yeni yolu. Neresinden bakarsanız aslında bir güvensizlik sendromu yaşanıyor, bilmeden… Sonu nereye varır bilmem ama aslında içe kapanma belirtileri bunlar… Gittikçe yalnızlaştığımızın işaretleri. Ne dersiniz’