HOBİMİZ İŞİMİZ OLDU

Kadının Adı Var Köşemizde bugün yılların birikimini BAHAR TASARIM VE SANAT ATÖLYESİ ile taçlandıran Banu Polat Feyza Doğan‘ın hikayesine yer verdik. En büyük destekçileri olan Banu Hanım’ın annesi Fikriye Sucaklı ile birlikte başlattıkları bir girişim ile aslında kadınların her şartta ve koşulda üretebileceklerini, her bireyin kendisini dinlendiren bir terapi niteliğinde hobisi olması gerektiğini gösterdiler.

MANŞET: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz.?

Banu Hanım:

‘24 yıl boyunca özel kurumlarda öğretmen olarak çalıştım. Sonrasında iş zorlukları ve yorgunluğun da etkisi ile ayrılmaya karar verdim. Arkadaşım Feyza Hanım ile ortak hobilerimiz vardı kendisi de aynı sürelerde işten ayrılmıştı birlikte bir şeyler üretmeye çalışıyorduk. Annem de bu alanlarda bilgili olunca işten ayrıldığımız zamanlarda annem ile daha fazla vakit geçirmeye başladık. Annemden aldığımız bilgilerle daha çeşitli ürünler yapmaya başladık. Çevremizden siparişler almaya başladık. Annemin de hep böyle bir isteği olunca bize destek olmaya karar verdi ve BAHAR TASARIM VE SANAT ATÖLYESİNİ açtık. ‘

Feyza Hanım:

‘Banu ile hemen hemen aynı dönemler de işten ayrıldık, hobilerimizle daha fazla ilgilenmeye başladık. Fikriye Teyze de destek olmaya başladık. Aslında dönüm noktamız 29 Ekim Cumhuriyet Kadınları Pazarı oldu. Üreten kadınları görmek bizleri heyecanlandırdı. Biz de keyif aldığımızı hobilerimizi işe dönüştürebiliriz dedik, çevremizden siparişler aldık, ve artık bunu bir atölyeye dönüştürdük.

Yıllardır yoğun tempoda çalışmak ve ailenize çocuklarınıza vakit ayırmak bu dönemde gittikçe zorlaşmaya başladı. Tabii ki bu şekilde yoluna devam eden birçok kadın var ama ben aileme vakit ayırmayı seçtim bu arada da keyif aldığım hobilerime işe dönüştürdüm. ‘’

Fikriye Hanım da bu şekilde hobilerin kişiyi dinlendirdiğini rahatlattığını ve günün sonunda ortaya bir ürün çıkarmış olmanın verdiği gururun paha biçilemez olduğunu belirtti.

Fikriye Hanım :

‘1953 Sivas doğumluyum. Ev Hanımıyım.1974 yılında eşimle evlenerek memleketten çıktık ve Gelibolu ya gittik. İş hayatım orada başladı. Aslında iş derken evdeki iş hayatım diyebilirim çünkü o dönem örgü örmeye başladım. Bir örgü makinam vardı daha sonra sayısı arttı, yanımda çalışanlar da oldu. Eşim de memur olduğu için doğu hizmeti yaptık. Orada da çalışmaya devam ettim. Her zaman ilerlemeyi düşündüm. Özel sipariş alıyordum ve ölçülere uygun üretim yapıyorduk.

‘Bu süreçte çocuklarım da oldu ama eşimin de desteğiyle üretime devam ettim. Batıya döndükten sonra apartman ortamlarında örgü makinaları sesli olduğu için devam etmedim. El işlerine yöneldim. El sanatları ve gelişim kurslarına gittim. Gerekli belgeleri de aldım. Doğrusu hiç boş kalmadım, her zaman ilgilendiğim alanlar oldu. Sonrasında Isparta ya taşındık ve ilk iş olarak Halk Eğitim Merkezi ne müracaat ederek belgelerimi değerlendirmek istedim. Bir müddet sonra da usta öğretici oldum. Bir müddet sonra usta öğretici oldum. Hep bir atölye açma isteğim vardı. Kızım Banu ve arkadaşı Feyza hobilerini işe dönüştürmek istediklerinde çok sevindim ve destek olacağımı söyledim. Böylelikle Bahar  Tasarım ve Sanat Atölyesi fikri doğdu. Şimdi aklınıza gelebilecek her türlü hobiyi atölyemizde yapabiliyoruz.’’

 

KADINLARIN DA TERAPİ NİTELİĞİNDE SOSYAL ALANLARA İHTİYACI VAR

Fikriye Hanım:

‘Şu anda atölyemizi açalı 1 ay oldu. Öyle hayallerimiz var ki... İnsanlar gelsin, mini kurslar yapalım hobilerimizi deneyelim. Şu anda alanımız biraz küçük ama ileride daha büyük bir yer olsun kadınlar gelsin, bir köşede örgü örülürken bir köşede ahşap boyama yapılsın… Bir sanat merkezi gibi farklı alanları bir arada icra edebilelim. Çay kahve ikramları olsun.’

Feyza Hanım:

‘Bazen kadınların da böyle alanlara ihtiyacı oluyor. Çalışmıyorsa ve evde fazla zaman geçirmeyi de sevmiyorsa hobisi ile meşgul olacağı farklı bir yer arayışı olabiliyor. Şu anda bile bazı akrabalarımız arkadaşlarımız örgülerini ya da el işlerini alarak buraya geliyorlar. ‘

Banu Hanım:

‘Aslında amacımız da bu. Kadınlar üretmeyi seviyor ama evden de çıkamıyorlar bir taraftan. Bunu pazarlayamıyorlar ya da tanıtamıyorlar. Biz de kadınlar için, aslında çocuklar hatta erkekler için, hem vakit geçirebilecekleri, hem dinlendikleri, hem de ürünlerini tanıtabilecekleri bir ortam yaratmak istedik.’’

Fikriye Hanım:

‘Aslında bu o kadar önemli ki. Ben ilk Isparta’ya geldiğimde çok fikir veren oldu. Yaptığım ürünleri satmam için teşvikler oldu. Ancak teşvik etmek yeterli olmuyor, bireysel olarak yaptığınız ürünleri sergileyebileceğiniz daha büyük alanlara ihtiyaç duyuyorsunuz. Bahar sanat ve tasarım atölyesi de benim gibi kadınlar için bu misyonu yükleniyor.

 Bu kısa sohbetimiz ile aslında Bahar Sanat VE TASARIM ATÖLYESİ’ ni ve arkasındaki güçlü kadınları tanıdık. Farklı sebeplerle ortak bir paydada buluşarak kendileri gibi becerikli hanımlara da bir alan açmak isteyen Banu  Hanım,  Feyza Hanım ve en büyük destekçileri Fikriye Hanım sohbetin devamında kadınların kendilerine zaman ayırması ve çalışmasalar dahi hobi edinmelerinin gerekliliğinden söz ettiler. Bunların yanında Fikriye Hanım eş desteğinin önemine de dikkat çekti.

Fikriye Hanım:

‘En çok üzüldüğüm şeylerden bir tanesi de kadınların konfor alanlarından vazgeçememesi. Yaşadığım bölgede sosyal faaliyetler yok denecek kadar az. Bazen bir araya gelip bir kahve içmeye bile çıkmak istemiyorlar. Kendilerine zaman ayırmıyorlar. Bir araya gelindiğinde ise sadece hastalıklar dertler konuşuluyor. Oysa bu şekilde sohbetler insanı karamsarlığa iter. Ama herkesin ilgilendiği alanlar olsa, meşgaleler olsa daha güzel olur, hayata bağlanırız. Gencecik insanlar çok karamsar ve sürekli bunlardan bahsetmek de insanı olumsuz etkiliyor. Bir insanın hobisi olmalı, bu bahçeye dikilen çiçek de olur, ürettiği bir ürün de. Ben her sabah bahçemi gezdiğimde moralim düzeliyor. O tohumların çıkışı , renkleri kokuları…Bana diyorlar ki ‘ne var tohum ektin zaten çıkacak’… Ama bu heyecanı yaşamak çok önemli…’’

Feyza Hanım:

‘Belli bir beceriniz ya da ilginiz varsa bununla vakit geçirmelisiniz. İş hayatının dışında sizi dinlendiren heyecanlandıran hobiler olmalı. İş hayatı zaten yorucu ve yıpratıcı çünkü mesai sonrası evde de bir mesainiz başlıyor. Bence bu zorluklara rağmen iş hayatında da ben varım demek gerekiyor. Yeteneklerinizi ve becerileriniz göstermelisiniz.’’

 

Banu Hanım :

‘Ben de bir öğretmen olarak her kadının bir hobisi olması gerektiğini ve hobi ile birlikte aslında bir terapi olacağını ve bunu da çocuklarına yansıtacağına inanıyorum. Eğitimcilik geçmişim gereği çocuklardaki sıkıntılı durumları sezebiliyorum ve bu terapinin sadece size değil çocuklarınıza da iyi geleceğini söylemek isterim. Her anne babanın kendisini dinlendiren hobileri olmalı…’

Banu Hanım ve Feyza Hanım da kadınların kendisi için bir şeyler yapmasının öneminde dikkat çekerken, ülkemizde kadın olmanın zorluklarına dikkat çekerek olarak şunları kaydetti:

Fikriye Hanım :

‘Son olarak burada eşimin bana olan desteklerinden de bahsetmek isterim. Evde örgü makinası ile çalıştığım zamanlardan bu günlere dek bana çok destek oldu. Bunun yanında makinalarımın bakımını tamiratını yapardı. Çocuklarımızın derslerine destek olurdu. Evdeki çocukların da anne babayı bu şekilde işbirliği içerisinde görmesi çok önemli.2 oğlum var ve onlar da bu şekilde çalışmaları çok destekleyen el emeğine saygı duyan karakterlerdir.’’

Bu keyifli sohbet için kendilerine teşekkür ediyor kendilerine açtıkları bu yolda başarılar diliyoruz.