GİDERAYAK... UFAK UFAK

ÖZEL HABER 08.10.2016 - 18:12, Güncelleme: 30.03.2022 - 17:24
 

GİDERAYAK... UFAK UFAK

Yalvaç artık bir diğer adresimiz.. Bu defa yaklaşık beş ay kadar kaldığım memleketimde, dolaşmadığım yer, girip çıkmadığım bağ bahçe sokak, çıkmadığım ceviz, yolmadığım ergen/alıç, selam vermediğim hemşerim, kışt demediğim tavuk, pist demediğim kedi kalmadı..
    Yalvaç artık bir diğer adresimiz..     Bu defa yaklaşık beş ay kadar kaldığım memleketimde, dolaşmadığım yer, girip çıkmadığım bağ bahçe sokak, çıkmadığım ceviz, yolmadığım ergen/alıç, selam vermediğim hemşerim, kışt demediğim tavuk, pist demediğim kedi kalmadı..     Bazıları “Göbek Kontrol” maksatlı bu dolaşmalarımın, SİYASİ bir boyutu olup olmadığını da merak etmekte..     Madem artık kendimi son zamanlarda, siyasi bir kimlikle de tanımladım..     İtiraf ediyorum..     Geceleri gizli gizli, siyasi bakışlar attım memleketime..     Siyasi projeler, siyasi hayaller, siyasi ilişkiler..     Ne diyelim..     Sabahlar olsun...      Günler güneşler hayırlara doğsun..     *************      “Dolaştın da ne gördün?” derseniz..     Tüm mahalleleri ara sokakları dâhil tertemiz ve kademe taşları ile döşenmiş olarak gördüm..     En ücra yerlerde bile, ışıkları pırıl pırıl gördüm..     Buralarda bir üniversite olduğunu kanıtlayan, zekâ dolu duvar yazıları gördüm..     Çarşıda ne gördüysem, Sofular Mahallesinde ve Kızılca’da aynı şeyi gördüm..     Yalvaç, bana sorarsanız şöyle tanımlanmalı..     “Yazlar; serin, cıvıltılı, gürültülü ve temiz..  Kışlar; çelik soğuğu, sakin ve havası zehir”     Yağmur durumu ise, hocaların nefsine kuvvet, DUA’ya bakar garik..     Kurban Bayramı süresince sokaklar, günlerce leş koktu..     Bu konuda herkesi, daha duyarlı olmaya davet ediyorum..          ***********      Yeni otogar, hemen hemen hazır gibi gözüküyor..     Acaba diyorum şu anda mevcut otogarın bulunduğu yere biraz daha istimlâk yapılarak, Yalvaç’ın meydanı nakil edilebilir mi?     Asıl ve eski meydan, bir “ANLATAN” fantezisine kurban edildi.. Hatta bu manada Yalvaç katledildi..     Ve daha pek çok imkân, hovardaca harcandı..     Onları sonra konuşacağız..     Ancak hemşerilerimizin; kent, tarih ve çevre yok edicilerine, bir daha, emaneti vermemelerini diliyorum..     Mesella, bu akılların finans fıştıkçısı, her devrin adamı, dili ile beyni arasında menfaat dışında başka bir bağlantı bulunmayan, başka ormanlarda semiren tefeci tilkiler, ileriye dönük şantiye ve rantiye hesapları ve projeleri peşinde, sinsi sinsi ortalıkta dolaşıyorlar..     Siz ne yapın edin, bunların fenomenlerinin yaptıkları antik kuntik şovları yemeyin..     Bu mevzu şimdilik bu kadar..          **********     Bu defa belediyede hoşuma giden işlerde birisi de “Şikâyetlere” olan duyarlılığı..     Sokakları zorla zapt eden, “Ali Kıran Baş Kesen” tiplere karşı, sosyal sorumluluk çerçevesinde birkaç müracaatım oldu..     Emniyetimiz derhal gereğini yaptı.. Belediyemizin yetkilileri, yazılı sözlü ve telefonla derhal bana döndüler..     Teşekkür ederim..     Bir de Belediyenin Mesajları, telefonuma gelse eyi olacak..     Bunu Başkana söylediğimde, “Her haneye 1 mesaj yeter abi” dedi..     Ve beni bu konuda, aile fertlerine muhtaç etti..     Bir de Tabakhanenin hali ve yeniden yapılacak olan 18 uygulaması herkesin ortak beklentisi..     Biraz hızlandırılabilir mi acaba?     Keçiören Metrosu bile bitmek üzere, düşünün yani..     Yarınlarda ve yakınlarda, ÇAY YOLU’da yapılırsa, bu Tabakhaneyi müze yaparız garik..      ***********      Geçenlerde Ispartalı olmayan bir arkadaşım, iş maksatlı buralara gelmişti..     Bir kere burayı çok sevdi.. Çınaraltından çok etkilendi.. Gördüğü yakınlık ve misafirperverlikten çok mutlu oldu.. Ancak yine de, bana özel olarak sordu ki..     -Yalvaçlılar dişlerini neden fırçalamıyorlar?     -Kahvaltı yaparken, bıçak yerine, ortak kullanılan reçel, bal, tereyağ, kaymak vb.nin içine çatallarını sokuyorlar..     - Neden yüksek sesle konuşuyorlar?     - Neden birbirlerine küfrediyorlar?     - Neden telefonla konuşurken, kiminle konuştuğumu soruyorlar ve mesaj yazarken ekrana bakıyorlar?     Ben tabi böyle bir şeyin yaygın olmadığını, bizim insanımızın GDO’suz olduğunu, birkaç kişiye bakarak böyle bir kanaat edinmemesini söyledim..      **********      Önceki yazılarımdan birinde “Çınaraltı Bayramlaşması”nı çok akıllıca bulduğumu yazıp, bu kararı verenleri de kutlamıştım..     Alçak darbe girişimi sonucunda, ülkemizde bir YENİKAPI RUHU olup olmadığı konusunda şüpheliyim..     İçeriğine girmeye gerek yok ama bana sorarsanız öyle bir ruh, daha baştan ölü doğmuştu...     Ancak bazı kaptıkaçtılara ve dayatmalara rağmen, Yalvaç’ta güzel bir “ÇINARALTI RUHU” ruhu oluştu..     Son zamanlarda, Sosyal Medya üzerin den gördüğüm bazı karşılıklı sataşmalar, bunu bozmaya başladı sanki..     Bunun her alanda korunmasını ve geliştirilmesini öneriyorum..      Başkaları için, birbirimizi kırmaya incitmeye gerek yok..     Siyasi mücadeleye EVET..     Ben de bu işin bir tarafıyım, malumlarınız..     Ama hiçbir şey, bizden ve birbirimizden kıymetli değil..     Amerikalılar ve Ruslar Suriye’den çekip gittiklerinde, orada mahvolmuş insanlar harap ettikleri kentlerine ve mezarlarına bakıp, “Biz ne halt ettik” demeyecekler mi?     Birbirlerine pervasızca saldırmışlıklarından ve geride bıraktıkları vahşetten utanmayacaklar mı?     ***********      Kalanını da haftaya konuşalım mı?     Şimdilik bana İstanbul’da selamet..      Gelirseniz oralara, bekleriz ziyaret..     Hepiniz Allaha emanet..
Yalvaç artık bir diğer adresimiz.. Bu defa yaklaşık beş ay kadar kaldığım memleketimde, dolaşmadığım yer, girip çıkmadığım bağ bahçe sokak, çıkmadığım ceviz, yolmadığım ergen/alıç, selam vermediğim hemşerim, kışt demediğim tavuk, pist demediğim kedi kalmadı..

    Yalvaç artık bir diğer adresimiz..
    Bu defa yaklaşık beş ay kadar kaldığım memleketimde, dolaşmadığım yer, girip çıkmadığım bağ bahçe sokak, çıkmadığım ceviz, yolmadığım ergen/alıç, selam vermediğim hemşerim, kışt demediğim tavuk, pist demediğim kedi kalmadı..
    Bazıları “Göbek Kontrol” maksatlı bu dolaşmalarımın, SİYASİ bir boyutu olup olmadığını da merak etmekte..
    Madem artık kendimi son zamanlarda, siyasi bir kimlikle de tanımladım..
    İtiraf ediyorum..
    Geceleri gizli gizli, siyasi bakışlar attım memleketime..
    Siyasi projeler, siyasi hayaller, siyasi ilişkiler..
    Ne diyelim..
    Sabahlar olsun... 
    Günler güneşler hayırlara doğsun..

    ************* 

    “Dolaştın da ne gördün?” derseniz..
    Tüm mahalleleri ara sokakları dâhil tertemiz ve kademe taşları ile döşenmiş olarak gördüm..
    En ücra yerlerde bile, ışıkları pırıl pırıl gördüm..
    Buralarda bir üniversite olduğunu kanıtlayan, zekâ dolu duvar yazıları gördüm..
    Çarşıda ne gördüysem, Sofular Mahallesinde ve Kızılca’da aynı şeyi gördüm..
    Yalvaç, bana sorarsanız şöyle tanımlanmalı..
    “Yazlar; serin, cıvıltılı, gürültülü ve temiz..  Kışlar; çelik soğuğu, sakin ve havası zehir”
    Yağmur durumu ise, hocaların nefsine kuvvet, DUA’ya bakar garik..
    Kurban Bayramı süresince sokaklar, günlerce leş koktu..
    Bu konuda herkesi, daha duyarlı olmaya davet ediyorum..
    
    *********** 

    Yeni otogar, hemen hemen hazır gibi gözüküyor..
    Acaba diyorum şu anda mevcut otogarın bulunduğu yere biraz daha istimlâk yapılarak, Yalvaç’ın meydanı nakil edilebilir mi?
    Asıl ve eski meydan, bir “ANLATAN” fantezisine kurban edildi.. Hatta bu manada Yalvaç katledildi..
    Ve daha pek çok imkân, hovardaca harcandı..
    Onları sonra konuşacağız..
    Ancak hemşerilerimizin; kent, tarih ve çevre yok edicilerine, bir daha, emaneti vermemelerini diliyorum..
    Mesella, bu akılların finans fıştıkçısı, her devrin adamı, dili ile beyni arasında menfaat dışında başka bir bağlantı bulunmayan, başka ormanlarda semiren tefeci tilkiler, ileriye dönük şantiye ve rantiye hesapları ve projeleri peşinde, sinsi sinsi ortalıkta dolaşıyorlar..
    Siz ne yapın edin, bunların fenomenlerinin yaptıkları antik kuntik şovları yemeyin..
    Bu mevzu şimdilik bu kadar..
    
    **********

    Bu defa belediyede hoşuma giden işlerde birisi de “Şikâyetlere” olan duyarlılığı..
    Sokakları zorla zapt eden, “Ali Kıran Baş Kesen” tiplere karşı, sosyal sorumluluk çerçevesinde birkaç müracaatım oldu..
    Emniyetimiz derhal gereğini yaptı..
Belediyemizin yetkilileri, yazılı sözlü ve telefonla derhal bana döndüler..
    Teşekkür ederim..
    Bir de Belediyenin Mesajları, telefonuma gelse eyi olacak..
    Bunu Başkana söylediğimde, “Her haneye 1 mesaj yeter abi” dedi..
    Ve beni bu konuda, aile fertlerine muhtaç etti..
    Bir de Tabakhanenin hali ve yeniden yapılacak olan 18 uygulaması herkesin ortak beklentisi..
    Biraz hızlandırılabilir mi acaba?
    Keçiören Metrosu bile bitmek üzere, düşünün yani..
    Yarınlarda ve yakınlarda, ÇAY YOLU’da yapılırsa, bu Tabakhaneyi müze yaparız garik.. 

    *********** 

    Geçenlerde Ispartalı olmayan bir arkadaşım, iş maksatlı buralara gelmişti..
    Bir kere burayı çok sevdi.. Çınaraltından çok etkilendi.. Gördüğü yakınlık ve misafirperverlikten çok mutlu oldu.. Ancak yine de, bana özel olarak sordu ki..
    -Yalvaçlılar dişlerini neden fırçalamıyorlar?
    -Kahvaltı yaparken, bıçak yerine, ortak kullanılan reçel, bal, tereyağ, kaymak vb.nin içine çatallarını sokuyorlar..
    - Neden yüksek sesle konuşuyorlar?
    - Neden birbirlerine küfrediyorlar?
    - Neden telefonla konuşurken, kiminle konuştuğumu soruyorlar ve mesaj yazarken ekrana bakıyorlar?
    Ben tabi böyle bir şeyin yaygın olmadığını, bizim insanımızın GDO’suz olduğunu, birkaç kişiye bakarak böyle bir kanaat edinmemesini söyledim.. 

    ********** 

    Önceki yazılarımdan birinde “Çınaraltı Bayramlaşması”nı çok akıllıca bulduğumu yazıp, bu kararı verenleri de kutlamıştım..
    Alçak darbe girişimi sonucunda, ülkemizde bir YENİKAPI RUHU olup olmadığı konusunda şüpheliyim..
    İçeriğine girmeye gerek yok ama bana sorarsanız öyle bir ruh, daha baştan ölü doğmuştu...
    Ancak bazı kaptıkaçtılara ve dayatmalara rağmen, Yalvaç’ta güzel bir “ÇINARALTI RUHU” ruhu oluştu..
    Son zamanlarda, Sosyal Medya üzerin

den gördüğüm bazı karşılıklı sataşmalar, bunu bozmaya başladı sanki..
    Bunun her alanda korunmasını ve geliştirilmesini öneriyorum.. 
    Başkaları için, birbirimizi kırmaya incitmeye gerek yok..
    Siyasi mücadeleye EVET..
    Ben de bu işin bir tarafıyım, malumlarınız..
    Ama hiçbir şey, bizden ve birbirimizden kıymetli değil..
    Amerikalılar ve Ruslar Suriye’den çekip gittiklerinde, orada mahvolmuş insanlar harap ettikleri kentlerine ve mezarlarına bakıp, “Biz ne halt ettik” demeyecekler mi?
    Birbirlerine pervasızca saldırmışlıklarından ve geride bıraktıkları vahşetten utanmayacaklar mı?

    *********** 
    Kalanını da haftaya konuşalım mı?
    Şimdilik bana İstanbul’da selamet.. 
    Gelirseniz oralara, bekleriz ziyaret..
    Hepiniz Allaha emanet..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.