Daha önceki yazılarımda da birkaç kez kaleme almıştım. Ispartaspor amatör kümeye düştükten sonra Ispartadaki futbol maçlarını takip etmedim.
Gerekçe olarak yaşanabilir illerde birinci sırada olan bir ilin takımının amatör kümede olmasını kabullenemedim ve bu yüzden hiçbir maça gitmedim.
Isparta son yıllarda sadece Bal liginde temsil edildi. Profösyönelliği doğrusu unuttuk ve özledik....
Neyse konumuza dönelim, bu yıl şehrin yeniden profösyönel ligde temsil edilmesi adına başlattığımız kıvılcımın sonucunda oluşan Ispartadavrazspor futbol takımını desteklemek ve gelişmeleri kamuoyu ile paylaşmak için hem şahsım olarak aktif olayın içindeyim, hem de gazete olarak tam bir sayfayı spora ayırarak kamuoyunu başta futbol olmak üzere sportif faaliyetlerde bilgilendirmek için mesai harcıyoruz.
Bal liginin bu kadar zor, çekişmeli ve heycanlı olacağını tahmin etmiyordum.
Birçok spor yorumcusunun da dediği gibi Türkiyede en zor ligin Bal ligi olduğunu şimdi daha net görebiliyor ve yaşıyoruz.
Amatör ruhla, profösyönellere taş çıkartacak kadar her alanda mücadelenin verildiği Bal liginde şampiyon olmak o kadar basit olmadığını şimdi daha net anlayabiliyoruz.
Çünkü Balda futbol oynayan futbolcuların sahada mücadele şekli çok farklı.
Bir gurup futbolcu genç ve yetenekli olduğu için kendisini gösterme adına ölümüne mücadele ediyor.
Bir kısım futbolcular elden ayaktan düşmüş, emekliliği gelmiş ve kendisini gösterme adına yine canını dişine takarak sahada mücadele ediyor.
Bir kısım futbolcular ise ekmek parası diyor ve sakatlığıda göze alarak her türlü mücadelenin içinde oluyor.
Yani sonuç olarak gençler kendisini göstermek, yaşlılar tutunabilmek için görülmemiş bir mücadele örneği veriyorlar. Bal liginde teknik kapasiteden çok mücadele ön plana çıkıyor ve bütün maçlar çekişmeli geçiyor.
Ispartadavrazspor-Sandıklıspor maçında futbolcuların 90 dakika boyunca mücadelesi kadar hakemle oynamaları ve birbirleri ile didişmelerinin başka bir izahı olamaz.
Kazanmaya ve kendini ispatlamaya endekslenmiş futbolcuların saha içindeki hırçınlıkları, zaman zaman saha dışınada taşabiliyor. sadece futbolcularınmı? Elbette hayır, yöneticilerin, teknik kadronunda saha kenarındaki hakemlere ve gözlemcilere müdahlesine tanık olabiliyoruz.
Sandıklı maçında ilçe kaymakamının gözlemciye müdahalesine tanık olduk, deplasmanda olmalarına rağmen her türlü girişimde bulunma cesareti gösterenlerin kendi sahalarında neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyorum.
Geçen hafta Sandıklıspor-Serikbelediyespor maçı öncesi ve sonrasında yaşanan olaylar yukarıda izah etmeye çaıştığım hususları adeta belgeler nitelikte. 4 kırımzı kartın çıktığı, rakip takımın hocasının yaka paça dövüldüğü bir maçın psikolojisini gelin siz hesap edin.
Adını Bal ligi koydukları bu ligin tatlı, hoşgörülü, seviyeli geçmesini beklemek mümkün değil, her türlü oyunun döndüğü, çirkefleşmenin ayyuka çıktığı, tekme ve tokatların havada uçuştuğu bir lige olsa olsa sirke ligi demek lazım. Çünkü sirke satanların bol olduğu bu ligde hiçbir olayı ve maçı tatlıya bağlamak mümkün değil.
Böylesine atmosferin yaşandığı bir ligde şampiyon olmak, UEFA kupasını kazanmaktan daha zor.
Allah bizi bir daha ne amatöre, ne de Bal’a düşürmesin, biran evvel bu liglerden çıkıp daha seviyeli liglerde mücadele etmeliyiz...
Ligin üçüncü haftasında sahamızda Tavşanlılinyitspor ile oynayacağız. Teknik patron Hasan Basrinin de dediği gibi 6 puanlık bu maçta taraftarlarımıza büyük iş düşecek. Sandıklı maçında olduğu gibi türübünleri dolduralım ve 90 dakika boyunca takımımızı destekleyelim. Önümüzdeki haftayı bay geçeceğimiz ligde üst sıralardan kopmamak ve rakiplerimizle aramızı açmamak için mutlaka kazanmamız gereken bir maçta saha ve seyirci avantajımızı bu kez iyi kullanmalıyız....
BAL DEĞİL SANKİ SİRKE LİGİ
Daha önceki yazılarımda da birkaç kez kaleme almıştım. Ispartaspor amatör kümeye düştükten sonra Ispartadaki futbol maçlarını takip etmedim.
Gerekçe olarak yaşanabilir illerde birinci sırada olan bir ilin takımının amatör kümede olmasını kabullenemedim ve bu yüzden hiçbir maça gitmedim.
Isparta son yıllarda sadece Bal liginde temsil edildi. Profösyönelliği doğrusu unuttuk ve özledik....
Neyse konumuza dönelim, bu yıl şehrin yeniden profösyönel ligde temsil edilmesi adına başlattığımız kıvılcımın sonucunda oluşan Ispartadavrazspor futbol takımını desteklemek ve gelişmeleri kamuoyu ile paylaşmak için hem şahsım olarak aktif olayın içindeyim, hem de gazete olarak tam bir sayfayı spora ayırarak kamuoyunu başta futbol olmak üzere sportif faaliyetlerde bilgilendirmek için mesai harcıyoruz.
Bal liginin bu kadar zor, çekişmeli ve heycanlı olacağını tahmin etmiyordum.
Birçok spor yorumcusunun da dediği gibi Türkiyede en zor ligin Bal ligi olduğunu şimdi daha net görebiliyor ve yaşıyoruz.
Amatör ruhla, profösyönellere taş çıkartacak kadar her alanda mücadelenin verildiği Bal liginde şampiyon olmak o kadar basit olmadığını şimdi daha net anlayabiliyoruz.
Çünkü Balda futbol oynayan futbolcuların sahada mücadele şekli çok farklı.
Bir gurup futbolcu genç ve yetenekli olduğu için kendisini gösterme adına ölümüne mücadele ediyor.
Bir kısım futbolcular elden ayaktan düşmüş, emekliliği gelmiş ve kendisini gösterme adına yine canını dişine takarak sahada mücadele ediyor.
Bir kısım futbolcular ise ekmek parası diyor ve sakatlığıda göze alarak her türlü mücadelenin içinde oluyor.
Yani sonuç olarak gençler kendisini göstermek, yaşlılar tutunabilmek için görülmemiş bir mücadele örneği veriyorlar. Bal liginde teknik kapasiteden çok mücadele ön plana çıkıyor ve bütün maçlar çekişmeli geçiyor.
Ispartadavrazspor-Sandıklıspor maçında futbolcuların 90 dakika boyunca mücadelesi kadar hakemle oynamaları ve birbirleri ile didişmelerinin başka bir izahı olamaz.
Kazanmaya ve kendini ispatlamaya endekslenmiş futbolcuların saha içindeki hırçınlıkları, zaman zaman saha dışınada taşabiliyor. sadece futbolcularınmı? Elbette hayır, yöneticilerin, teknik kadronunda saha kenarındaki hakemlere ve gözlemcilere müdahlesine tanık olabiliyoruz.
Sandıklı maçında ilçe kaymakamının gözlemciye müdahalesine tanık olduk, deplasmanda olmalarına rağmen her türlü girişimde bulunma cesareti gösterenlerin kendi sahalarında neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyorum.
Geçen hafta Sandıklıspor-Serikbelediyespor maçı öncesi ve sonrasında yaşanan olaylar yukarıda izah etmeye çaıştığım hususları adeta belgeler nitelikte. 4 kırımzı kartın çıktığı, rakip takımın hocasının yaka paça dövüldüğü bir maçın psikolojisini gelin siz hesap edin.
Adını Bal ligi koydukları bu ligin tatlı, hoşgörülü, seviyeli geçmesini beklemek mümkün değil, her türlü oyunun döndüğü, çirkefleşmenin ayyuka çıktığı, tekme ve tokatların havada uçuştuğu bir lige olsa olsa sirke ligi demek lazım. Çünkü sirke satanların bol olduğu bu ligde hiçbir olayı ve maçı tatlıya bağlamak mümkün değil.
Böylesine atmosferin yaşandığı bir ligde şampiyon olmak, UEFA kupasını kazanmaktan daha zor.
Allah bizi bir daha ne amatöre, ne de Bal’a düşürmesin, biran evvel bu liglerden çıkıp daha seviyeli liglerde mücadele etmeliyiz...
Ligin üçüncü haftasında sahamızda Tavşanlılinyitspor ile oynayacağız. Teknik patron Hasan Basrinin de dediği gibi 6 puanlık bu maçta taraftarlarımıza büyük iş düşecek. Sandıklı maçında olduğu gibi türübünleri dolduralım ve 90 dakika boyunca takımımızı destekleyelim. Önümüzdeki haftayı bay geçeceğimiz ligde üst sıralardan kopmamak ve rakiplerimizle aramızı açmamak için mutlaka kazanmamız gereken bir maçta saha ve seyirci avantajımızı bu kez iyi kullanmalıyız....
Ekleme
Tarihi: 04 Ekim 2016 - Salı
BAL DEĞİL SANKİ SİRKE LİGİ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.