Tütün ve tütün mamulleri ile her türlü alkollü içeceklere son yıllarda yapılan yüksek zamlar vatandaşları arayışa itti. Sigara bağımlısı olanlar tütün içmeye başlayarak yüksek fiyattan satılan sigaranın maliyetini düşürmeye çalıştı. Birçok ev ve işyerinde tütün ve tünden yapılma sarma sigara bulabilirsiniz. Hükümet her ne kadar bu işin önüne geçmeye çalışsa da merdiven altı ve kaçak üretim ve satışlar devam ediyor.
GELELİM ALKOLLÜ İÇECEKLERE
Son günlerde hazır yapım alkol satışları ve tüketimleri sonrasında ülke genelinde yüzlerce vatandaşımız el yapımı alkol yüzünden hayatını kaybetti. İşin cılkı çıktı desek yeridir. Alkol bağımlılılarının birçoğu evinde alkol yapımına başlayarak maliyetleri düşürmenin peşinde. Nerede ise birçok içici işin uzmanı, mühendisi olmuş durumda
Bu işin imalatını yapan firmalar ve mühendisler ile yarışır hale gelen ruhsatsız üreticiler kaliteli ve ucuz alkol üretimi ile hem kendi ihtiyacını karşılıyor hem de toplumun ihtiyacını karşılıyor.
Hemşehrimiz, merhum Süleyman Demirel’in bir sözü var ya! Demokraside çareler tükenmez! Diye
Tütün ve alkollü içeceklere yapılan yüksek zamlar karşısında vatandaşlar çareyi kendi ürettikleri ucuz içeceklerde buluyorlar.
Bazı uyanıklar ise Kıbrıs’a gidiş dönüş ucuz bilet alarak buradan içki ve sigara getiriyor. Kıbrıstaki alkollü içeceklerin fiyatı Türkiyedekilerin nerede ise dörtte biri kadar. 10 şişe getiren bir vatandaş 2 şişesini yol parasına sayıyorsa geri kalanını kar olarak görüyor!
Bu arada bugünlerde mevsim itibari ile bağ bozum zamanı yani, üzümler asmalardan toplanıyor ve pazarda satılıyor. Pazara düşmeyen ikinci el üzümler ise şarapçıların eline düşüyor. Şarapçılarda evlerinde üzümden şarap yaparak hem kendi ihtiyacını karşılıyor, hem de tüketicinin.
IYAŞ’IN ÖRNEK PROJESİNİ DESTEKLİYORUM
Bir insanın ömrü boyunca isteyebileceği iş ve sağlığın dışında en büyük şey, başını sokabileceği bir ev olduğunu düşünüyorum.
Yıllar önce birçok kez gündeme getirdiğim bir hususu bugün IYAŞ hayata geçirmek için proje geliştirmiş, kendilerini kutluyorum, aklın yolu birdir, önemli olan düşünceleri hayata geçirebilmek.
Birçok kez düşündüğüm, dillendirdiğim konudan kısaca bahsetmek istiyorum. Kamuda ve özel sektörde çalışan vatandaşlar 30-40 yıl hizmet edecek ve sonrasında aldığı tazminat ve biriktirdiği üç beş kuruş ile ev sahibi olacak. Oysa insanlara ev, evlilik sonrasında kuracakları sıcak bir yuvada lazım, yani 20 ve 30’lu yaşlarda. 50 ve 60 yaşından sonra ev sahibi olmanın bir anlamı yok. Devletimiz memurunun emekli maaşını peşinat olarak kabul edip çalışanını TOKİ aracılığı ile ev sahibi yapabilir. yine özel sektör tazminatlarını peşinat olarak verip işçisini, personelini ev sahibi yapabilir.
Devletin ve birçok özel sektörün yapması gerekeni IYAŞ’ın yapacak olması en azından düşüncelerimin ve hayallerimin gerçeğe dönüşmesi adına beni mutlu etti. IYAŞ yönetimini tebrik ediyor, evi olmayan çalışanlarına da şimdiden oturacakları sıcak yuvalarında sağlıklı, mutlu bir gelecek diliyorum.
FRANSIZ MALLARINI BOYKOT EDERKEN!
Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları ile sosyal medyada hızla yayılan Fransız mallarını boykot çağrısının ne kadar doğru ve yerinde bir karar olduğu tartışılır. Fransa Cumhurbaşkanı günahım kadar sevmem, çok itici ve İslam düşmanı bir insan.
Lakin Fransız markalarının ülkemizde satışını yapan tedarikçi firmaların bu boykottan etkileneceğini, yüzlerce insanın işsiz kalacağını da göz ardı etmememiz gerekiyor. Aynı şekilde Fransa da bizim ihraç ettiğimiz mallara kota koysa, satışını engellese ne yaparız. Mesala ürettiğimiz gülyağını satmazsak n’olur? Bir ara Rusya, Türk mallarını boykot etti ve binlerce ton domates elimizde kaldı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Siyaseti ticarete alet etmemek, ülkeler arası sorunları diyalok yöntemi ile çözmenin daha akılcı bir yol olduğunu düşünüyorum. Bazen öfke ile kalkıp zararla oturduğumuz zaman bunun acısını üstekiler değil alttakiler çekiyor.