Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ
Köşe Yazarı
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ
 

HAYATI POZİTİF YAŞAMAK GEREK

İnsanlarımızın kurduğu cümleler arasında ‘’canım çok sıkkın’’, ‘’moralim çok bozuk’’, ‘’psikolojim bozuldu’’, ‘’depresyondayım’’, ‘’stresli bir dönem yaşıyorum’’.. vb ifadeler çokça yer almaya başladı. Hatta daha da ileri gidenler var ve her karşılaştığı olumsuzlukta ‘’niye hep benim başıma gelir bunlar’’ diye hayıflananların sayısında müthiş bir artış var. Ben buna pek şaşırmıyorum aslında, pandemi süresince yaşananlar sonrasında muhtemel beklentilerim arasındaydı. Hani hiçbir bilgileri olmadığı halde bir psikolog edasıyla ‘’travma sonrası duygusal bozukluk yaşıyorum’’ diyenler var ya, onlar bile haklı. Herşeyi pandemiye bağlayanlar için durum belki de bu ama unuttuğumuz hatta dikkat etmediğimiz bir husus var. PANDEMİ BİZE ÖZLEMEYİ-HASRETLİĞİ-ARAMAYI-SORMAYI-YARDIMLAŞMAYI hatırlattı. Daha da ileri gideyim; GEREKSİZ HARCAMA YAPMAMAYI, GEREKSİZ GİYSİ SATIN ALMAMAYI, LOKANTASIZ DA YAŞANABİLECEĞİNİ, EĞLENCE YERLERİ OLMADAN DA MUTLU OLUNABİLECEĞİNİ, SAĞLIĞIN ASLINDA HERŞEYDEN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU, ÇOCUKLARLA DAHA ÇOK İLGİLENİLMESİ GEREKTİĞİNİ öğretti. Hatta BİRBİRİMİZE NE KADAR ÇOK İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU! Çocuklar gelişebilmek için pozitif etkileşime, mutlu olabilmek için oyuna, iyileşebilmek için aile içinde kahkaha ile gülebilmeye ihtiyaç duyuyorlardı, belki de bu gerçekleşti. Ama en önemlisi aile birlikteliği değer kazandı, herkes birbirini gözetler/korur oldu. Hani diyor ya Hz Mevlâna ‘’Beni bir ben bilirim, birde yaradan. Bana bir ben lâzımım, birde anlayan’’ Herkes birbirini anlamaya-dinlemeye zaman ayırdı. Kimsenin başına kendiliğinden bir şey gelmedi. Tedbirsiz davranan herkes Covid-19 musibetiyle yüzleşti. O gelip-bulmadı kimseyi, bazılarımız davet etti. Kural dinlemeyen/uymayanlar yüzünden pekçok insan mağdur oldu, eve hapsoldu. Sadece kederlendik. Hâlbuki Hz Mevlâna ‘’İnsanı ateş değil, gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye bakarsan, o da sana öyle bakar’’ diyordu bu günleri görürcesine. Ben artık hiçbirşeye şaşırmıyorum, hakikatin de insanların da iki yüzü var. Belki bencilleştik ama herşeye yetişmek isteyenlerimiz de oldu. ‘’Herşeye yetişmek isteyenin kendisine geç kaldığını’’ unuttuk. Farkettiğim bir şey varsa HERKES HERŞEYİN FARKINDA VE HİÇKİMSE HİÇBİR ŞEYİ YANLIŞLIKLA YAPMADI. Bazen insan kendi kabuğuna çekilip, sakinliğin kollarına sığınmalı. İletişim; anlama ile başlar ve anlaşılarak devam eder. Anlaşılmak daima bir ikna unsurunu barındırır içinde. Herkes içindeki iyilik kadar iyi bir hayatı hak ediyor bence. Ama dedim ya, bencilleştik. Hâlbuki hayatımızı iyileştirecek güce sahibiz. Çok sık çaresiz olduğunu düşünenlere söyleyecek tek bir sözüm var; ‘’öyle düşünürsünüz ama değilsiniz, gücünüze sahip çıkın ve bilinçli bir şekilde onu kullanın’’ Daha açık bir ifade ile KENDİSİNE OLSUN DÜRÜST DAVRANABİLEN HERKES, İÇİNDE BULUNDUĞU ZOR DURUMDAN ZARAR GÖRMEDEN ÇIKMANIN BİR YOLUNU MUTLAKA BULUR. Yeni icat edilen alanları meslek edinen elemanlar (yaşam koçu, aile danışmanı vb) almadıkları akademik eğitimleri iştirak ettikleri birkaç günlük kurslarla edindikleri belgeleri duvara asarak insanlarımızı yanıltan ve sömüren, geri dönülmez yaralar açmalarına engel olamadıkça pozitif hayatı daha çok özleriz. Vatandaşı kendi haline bile bıraksak; pozitif düşünmeyi, pozitif yaşamayı, çevresiyle pozitif ilişkiler kurmayı başarabilir ama çevre faktörünü hep unutuyoruz. Özellikle de mevcut halimizden daha iyisini hak ettiğimizi düşünerek üstlendiğimiz yorgunluk ve yoğunluk bizi gerçeklerden uzaklaştırıveriyor. Stres te, depresyon da beraberinde peşinizden geliveriyor. Sanırım şükretme duygumuz örselenmiş.. Bunda adil olmayan gelir dağılımının, yasaklara rağmen kendilerini ketlemeyen şımarık güruhların, etkililiği gittikçe azalan değer yargılarımızın, insanî duygu ve düşüncelerimizin örselenmişliği de etkili oluyor tabii ki. Ama NEREDEN NEREYE GELDİK diyebilsek bile pozitifi yakalamamız mümkün. Çoğu şeyden şikâyet ediyoruz ama geriye dönüp-baktığımızda aynı şeylerin yaşanmışlığını görüyoruz. Hangi gece var ki sabahı olmamış? Ümitsizliğe düşmek özellikle Türk Milletinin şiarına uymaz. Hangi sorunla baş edememişiz ki? Yokedilen bir imparatorluktan dipdiri bir Cumhuriyet kurmuşuz. Nice badireleri devlet olarak atlatmış, 100. Yılı kutlamaya hazırlanıyoruz. Onca salgını gördük ama çaresini de bulduk. Onca ekonomik kriz yaşadık ama illâki çaresini de ürettik. Zarar görmedik mi, gördük. Geç kalmadık mı, kaldık. Ama nihayetinde baş ettik. Aile içinde de küçük/büyük badireler atlatılmıştır. Hiçbir evlilik problemsiz sürmez, önemli olan problem anlayışımızdır. Abartmadan, soruna odaklanarak, çözüm yollarını zorlayarak çözümlemek mümkünken bunu denemeyenlere söyleyecek sözüm yok!. Onların tercihidir ama aile olmak farklı bir olgu. Özellikle pandemi döneminde aile içi birliktelik ve birlikte yaşama alışkanlığını geliştirmek başedebilme gücü kazandırır. Bu bir dayanışmadır. Çoğu kez ilâç iyileşmek için yetmez. Uzanan bir el, onun verdiği sıcaklık iyileştiriverir bizi. Aile içinde başlayan dayanışma, toplumsal dayanışmanın da tetikleyicisidir. Sanırım en çok ta buna ihtiyacımız var. Etrafımızda olup-bitene tabii ki duyarsız kalamayız ama başedemeyeceğimiz kadar ağır sorunları da üstlenmemek gerek diye düşünenlerdenim. Tahammül gücü diye bir kavram var ve biz ‘’tahammül sınırlarımı aştı’’ şikâyet cümlesini sıklıkla kurarız. Biriktirilmiş öfke, olmaması gereken tepkilerin asıl sebebidir. Bu yüzdendir ki; davranışlarımızın gerçek sebebi konusunda dürüst olursak, sorun çözme becerimizi de bir o kadar artırmış oluruz. Gelin hep birlikte o bildiğiniz pozitif hayatı yakalayalım, gelin hep birlikte çıkış yolu arayalım, gelin görev için kendini feda eden sağlık çalışanlarının bunca emeğinin karşılığını verelim. Gelin pandemi sebebiyle çocuklarından-ailesinden uzak kalan bu insanların emeğine teşekkürü böyle basit bir davranışla yapabilelim. Tabii ki; böylesi bir ortamda iki durup/bir durup herşeye zam yapan fırsatçıları da malını almayarak cezalandıralım. Devlet, elbet bunların da cezasını verecektir. Ben inanıyorum, en azından ilâhi adalet onlara cezalarını verecektir. Herşey bir yana; ben bu ülkede/Isparta’da yaşamaktan çok mutluyum, gelin sizde şükrünüzü dile getirin.. Hayat sizin için mutlaka güzelleşecek. Sizde isteyin ve yapın. Herşey sizin istediğiniz gibi olmayabilir ama olabilenden huzur duymaya bakmak ta gerek.                  Huzur dolu günler dilerim.
Ekleme Tarihi: 12 Nisan 2022 - Salı

HAYATI POZİTİF YAŞAMAK GEREK

İnsanlarımızın kurduğu cümleler arasında ‘’canım çok sıkkın’’, ‘’moralim çok bozuk’’, ‘’psikolojim bozuldu’’, ‘’depresyondayım’’, ‘’stresli bir dönem yaşıyorum’’.. vb ifadeler çokça yer almaya başladı. Hatta daha da ileri gidenler var ve her karşılaştığı olumsuzlukta ‘’niye hep benim başıma gelir bunlar’’ diye hayıflananların sayısında müthiş bir artış var. Ben buna pek şaşırmıyorum aslında, pandemi süresince yaşananlar sonrasında muhtemel beklentilerim arasındaydı. Hani hiçbir bilgileri olmadığı halde bir psikolog edasıyla ‘’travma sonrası duygusal bozukluk yaşıyorum’’ diyenler var ya, onlar bile haklı. Herşeyi pandemiye bağlayanlar için durum belki de bu ama unuttuğumuz hatta dikkat etmediğimiz bir husus var. PANDEMİ BİZE ÖZLEMEYİ-HASRETLİĞİ-ARAMAYI-SORMAYI-YARDIMLAŞMAYI hatırlattı. Daha da ileri gideyim; GEREKSİZ HARCAMA YAPMAMAYI, GEREKSİZ GİYSİ SATIN ALMAMAYI, LOKANTASIZ DA YAŞANABİLECEĞİNİ, EĞLENCE YERLERİ OLMADAN DA MUTLU OLUNABİLECEĞİNİ, SAĞLIĞIN ASLINDA HERŞEYDEN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU, ÇOCUKLARLA DAHA ÇOK İLGİLENİLMESİ GEREKTİĞİNİ öğretti. Hatta BİRBİRİMİZE NE KADAR ÇOK İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU!

Çocuklar gelişebilmek için pozitif etkileşime, mutlu olabilmek için oyuna, iyileşebilmek için aile içinde kahkaha ile gülebilmeye ihtiyaç duyuyorlardı, belki de bu gerçekleşti. Ama en önemlisi aile birlikteliği değer kazandı, herkes birbirini gözetler/korur oldu. Hani diyor ya Hz Mevlâna ‘’Beni bir ben bilirim, birde yaradan. Bana bir ben lâzımım, birde anlayan’’ Herkes birbirini anlamaya-dinlemeye zaman ayırdı. Kimsenin başına kendiliğinden bir şey gelmedi. Tedbirsiz davranan herkes Covid-19 musibetiyle yüzleşti. O gelip-bulmadı kimseyi, bazılarımız davet etti. Kural dinlemeyen/uymayanlar yüzünden pekçok insan mağdur oldu, eve hapsoldu. Sadece kederlendik. Hâlbuki Hz Mevlâna ‘’İnsanı ateş değil, gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye bakarsan, o da sana öyle bakar’’ diyordu bu günleri görürcesine. Ben artık hiçbirşeye şaşırmıyorum, hakikatin de insanların da iki yüzü var. Belki bencilleştik ama herşeye yetişmek isteyenlerimiz de oldu. ‘’Herşeye yetişmek isteyenin kendisine geç kaldığını’’ unuttuk. Farkettiğim bir şey varsa HERKES HERŞEYİN FARKINDA VE HİÇKİMSE HİÇBİR ŞEYİ YANLIŞLIKLA YAPMADI. Bazen insan kendi kabuğuna çekilip, sakinliğin kollarına sığınmalı.

İletişim; anlama ile başlar ve anlaşılarak devam eder. Anlaşılmak daima bir ikna unsurunu barındırır içinde. Herkes içindeki iyilik kadar iyi bir hayatı hak ediyor bence. Ama dedim ya, bencilleştik. Hâlbuki hayatımızı iyileştirecek güce sahibiz. Çok sık çaresiz olduğunu düşünenlere söyleyecek tek bir sözüm var; ‘’öyle düşünürsünüz ama değilsiniz, gücünüze sahip çıkın ve bilinçli bir şekilde onu kullanın’’ Daha açık bir ifade ile KENDİSİNE OLSUN DÜRÜST DAVRANABİLEN HERKES, İÇİNDE BULUNDUĞU ZOR DURUMDAN ZARAR GÖRMEDEN ÇIKMANIN BİR YOLUNU MUTLAKA BULUR.

Yeni icat edilen alanları meslek edinen elemanlar (yaşam koçu, aile danışmanı vb) almadıkları akademik eğitimleri iştirak ettikleri birkaç günlük kurslarla edindikleri belgeleri duvara asarak insanlarımızı yanıltan ve sömüren, geri dönülmez yaralar açmalarına engel olamadıkça pozitif hayatı daha çok özleriz. Vatandaşı kendi haline bile bıraksak; pozitif düşünmeyi, pozitif yaşamayı, çevresiyle pozitif ilişkiler kurmayı başarabilir ama çevre faktörünü hep unutuyoruz. Özellikle de mevcut halimizden daha iyisini hak ettiğimizi düşünerek üstlendiğimiz yorgunluk ve yoğunluk bizi gerçeklerden uzaklaştırıveriyor. Stres te, depresyon da beraberinde peşinizden geliveriyor. Sanırım şükretme duygumuz örselenmiş.. Bunda adil olmayan gelir dağılımının, yasaklara rağmen kendilerini ketlemeyen şımarık güruhların, etkililiği gittikçe azalan değer yargılarımızın, insanî duygu ve düşüncelerimizin örselenmişliği de etkili oluyor tabii ki. Ama NEREDEN NEREYE GELDİK diyebilsek bile pozitifi yakalamamız mümkün.

Çoğu şeyden şikâyet ediyoruz ama geriye dönüp-baktığımızda aynı şeylerin yaşanmışlığını görüyoruz. Hangi gece var ki sabahı olmamış? Ümitsizliğe düşmek özellikle Türk Milletinin şiarına uymaz. Hangi sorunla baş edememişiz ki? Yokedilen bir imparatorluktan dipdiri bir Cumhuriyet kurmuşuz. Nice badireleri devlet olarak atlatmış, 100. Yılı kutlamaya hazırlanıyoruz. Onca salgını gördük ama çaresini de bulduk. Onca ekonomik kriz yaşadık ama illâki çaresini de ürettik. Zarar görmedik mi, gördük. Geç kalmadık mı, kaldık. Ama nihayetinde baş ettik.

Aile içinde de küçük/büyük badireler atlatılmıştır. Hiçbir evlilik problemsiz sürmez, önemli olan problem anlayışımızdır. Abartmadan, soruna odaklanarak, çözüm yollarını zorlayarak çözümlemek mümkünken bunu denemeyenlere söyleyecek sözüm yok!. Onların tercihidir ama aile olmak farklı bir olgu. Özellikle pandemi döneminde aile içi birliktelik ve birlikte yaşama alışkanlığını geliştirmek başedebilme gücü kazandırır. Bu bir dayanışmadır. Çoğu kez ilâç iyileşmek için yetmez. Uzanan bir el, onun verdiği sıcaklık iyileştiriverir bizi. Aile içinde başlayan dayanışma, toplumsal dayanışmanın da tetikleyicisidir. Sanırım en çok ta buna ihtiyacımız var. Etrafımızda olup-bitene tabii ki duyarsız kalamayız ama başedemeyeceğimiz kadar ağır sorunları da üstlenmemek gerek diye düşünenlerdenim. Tahammül gücü diye bir kavram var ve biz ‘’tahammül sınırlarımı aştı’’ şikâyet cümlesini sıklıkla kurarız. Biriktirilmiş öfke, olmaması gereken tepkilerin asıl sebebidir. Bu yüzdendir ki; davranışlarımızın gerçek sebebi konusunda dürüst olursak, sorun çözme becerimizi de bir o kadar artırmış oluruz. Gelin hep birlikte o bildiğiniz pozitif hayatı yakalayalım, gelin hep birlikte çıkış yolu arayalım, gelin görev için kendini feda eden sağlık çalışanlarının bunca emeğinin karşılığını verelim. Gelin pandemi sebebiyle çocuklarından-ailesinden uzak kalan bu insanların emeğine teşekkürü böyle basit bir davranışla yapabilelim. Tabii ki; böylesi bir ortamda iki durup/bir durup herşeye zam yapan fırsatçıları da malını almayarak cezalandıralım. Devlet, elbet bunların da cezasını verecektir. Ben inanıyorum, en azından ilâhi adalet onlara cezalarını verecektir. Herşey bir yana; ben bu ülkede/Isparta’da yaşamaktan çok mutluyum, gelin sizde şükrünüzü dile getirin.. Hayat sizin için mutlaka güzelleşecek. Sizde isteyin ve yapın. Herşey sizin istediğiniz gibi olmayabilir ama olabilenden huzur duymaya bakmak ta gerek.                 

Huzur dolu günler dilerim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.