İktidar partisi yaptıklarını, muhalefet ise iktidarın yapamadıklarını anlatmakla yükümlü. Türkiye’deki siyasi söylemler ise yapılan ve yapılmayanlarında ötesinde argo kelimeliride içine alarak tartışma, hatta kavga ve ölümlere kadar gidiyor. 7 Haziran seçimlerine 2 gün kaldı. Üçüncü günün sabahı sandığa gideceğiz ve demokratik hakkımız olan oylarımızı kullanacağız. Bu seçimler Milletvekili seçimleri. Yani bizi mecliste temsil edecek olan dört vekil adayımızı belirleyecek sıradan, basit bir seçim.... Bu seçimi bu kadar önemseyen, önemsemeninde ötesinde namus meselesi yapanlar, dahada ileriye giderek adeta kavgaya dönüştürenler neyin peşindeler anlamak çok zor. Türkiye’de çok şeylerin değiştiğini görebiliyoruz. Değişmeyen tek şey ise uslubumuz, hırsımız, koltuk beklentimiz, çıkarlarımız ve siyasi ihtiraslarımız!... Demokratikleşme noktasındaki zaaflarımız hala devam ediyor. Birbirimize karşı tahammülümüz kalmamış, eleştiriye açık olamadık hala... İfade özgürlüğü, düşüncelerimizi yüksek sesle dile getirme gibi Demokratik haklarımızı hala kullanamıyoruz... Türkiyedeki iç kavga, siyasi hesaplaşmalar, iktidar hırsı Avrupadan çok daha net görünüyor. Avrupada yaşayanlar her seçim döneminde Türkiyedeki bu kaosun, kavganın, siyasi hesaplaşmaların nedenini soruyor ve bir türlü anlam veremediklerini belirtiyor. Geçtiğimiz yıl yerel seçimler sonrasında gittiğim Avrupada bana bu soruları soranlara verecek cevap bulamadım. Seçimde neden insanlar öldürüldü? diye sorduklarında inanın verecek cevap bulamadım. Aslında verilecek cevap yazının içerisinde mevcut. Ama bunu Avrupada yaşayanlara anlatmak mümkün değil. Zira Avrupada; insanlar birbirine saygıyı, seçim, geçim gibi söylemleri çoktan aşmış. Avrupalı bizim 50 yıl sonra yapmayı hayal ettiğimiz projelere başlamışlar bile... Bizler ise hala ötekileştirmenin, biz-siz ayrımının peşinde koşuyoruz. Ne zaman siyaset hizmetin gerisinde kaldı, Ne zaman ülke çıkarlarımız kişisel çıkarlarının önüne geçti, Ne zaman demokrasi kavramını özümseyerek, demokratik yaşamayı öğrendik, ne zaman birbirimize karşı saygıyı ve sevgiyi kendimize destur edindik, belki o zaman bu kavgalar yaşanmaz, Türkiyenin Avrupa birliğine girme hedefi gerçekleşir!... Cumhurbaşkanlığı sarayının klozetlerinin altın kaplama olup olmadığına kilitlenen ülkedeki siyasi gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlunun karşılıklı ithamları siyasi tansiyonu yükseltirken buna benzer tartışmaları Isparta siyasitindede görmek mümkün. AK parti Isparta Milletvekili Recep Özel’in kapak olsun benzetmesinin getirdiği siyasi gerilim, yine Özel’in bunlar donunu tutamıyorlar söylemi ile adeta tavan yaptı. Seçime 2 gün kala kapak ve don tartışmasına CHP il başkanıda dahil olunca siyasetin ateşide yükseldi. Bakalım bu söylemler 7 Haziran seçimlerinde sandığa nasıl yansıyacak? Sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın. Hafızalarımıza kazınan bu söylemler umarım 8 Haziranda yerini dostluğa ve kardeşliğe bırakır!...