Isparta’dan bir efsane geldi geçti desek abartmamış oluruz. Eğitimci, kültür hazinesi, şair, yazar velhasıl adam gibi adamdı Sümer Şenol! Gazeteciliğe başladığım daha ilk yıllar kendisini tanıma imkanı buldum. Tanışıklığımız, dostluğumuz kısacası abi kardeşliğimiz tam 35 yıldır aralıksız süregeldi. Covid 19 belası aramıza girmese idi belki Isparta için yapacağı daha çok hizmetleri olacaktı. Zaman zaman Antalya radyosuna bağlanır, Isparta’nın kültürünü, edebiyatını, gelenek ve göreneklerini, yaşanmışlıklarını, hatıralarını anlatır nostalji yapardı! Onu ilk tanıdığım yıllarda ŞAİK Lisesinde müdür, bir eğitimci idi. Her ne kadar benim öğrencilik yıllarımda hocam olmasa da, hocalığını, idareciliğini yaptığı birçok insanın vefatı sonrasındaki duyguları onun ne kadar beyefendi, disiplinli, hoşgörülü, anlayışlı, mesleğini seven daha da önemlisi Isparta sevdası ile dopdolu bir insan olduğundan hep övgü ile bahsettiler. Sosyal medya adeta ağladı ve yıkıldı! Isparta’nın şairleri, yazarları, binlerce öğrencisi öksüz kaldı. İnanıyorum ki onu tanıyan binlerce kişi Covid 19 nedeni ile cenazesine katılamasa da arkasından dua etti ve onun için gözyaşı döktü! Sümer Şenol hocam iyi bir edebiyatçı ve iyi bir araştırmacı olarak elinde birçok arşivi vardı. Onun elindeki belgeler ve dağarcığındaki bilgiler birçok Üniversite öğrencisine tez olmuş, bir çok yapımcı, yönetmene yol gösterici olmuştur. 1985 yılında Aksu yaylasında çekilen Osmancık filminin setinde de Sümer Şenol vardı, Eğirdir’de çekilen Halıcı kızın hikayesinde de!     Osmancık filminin çekimleri için Aksu’ya gittiğimde merhum Sümer hocamı, yine rahmetle andığımız kötü karakteri ile tanıdığımız ama gerçek hayatta yufka yürekli Erol Taş’la, Kadir Savun’la  sohbet ederken gördüm ve o anı ölümsüzleştirdim. Cihan Ünal ve o dönemin ünlü aktrislerinin rol aldığı ilk tarihi yapıtımız olan Osmancık filmi TRT’de büyük bir ilgi ile izlenmişti. Emekliliği sonrasında bir dönem siyaseti beceremese de kendisini Belediye meclisinin sıralarında bulan, her siyasi görüşten insanla diyaloğu olan, yumuşak ses tonu, güler yüzü ve nezaketi ile herkesin gönlünde taht kuran Ulu çınar Sümer Şenol hocamızla yollarımız birçok kez kesişti. Şiirlerini, edebi yazılarını, Isparta değişleri, derlemeleri ve dörtlükleri ile sahibi olduğumuz gazetelerde yüzlerce yazısı yayınlanmıştır. Yine kanal 32 ekranlarında yayınlanan ‘Hakan Yamanla Hayatın içinden’ programının konuğu olarak onun hayat hikayesini görüntüleme, sohbet etme imkanı buldum. O programda en çok dikkatimi çeken hikayesi ise ‘Evlerinin önü Mersin’ türküsünün Ege yöresine değil Isparta’ya ait olduğunu öğrendim. ‘Fatmagül’ün suçu ne’ tv dizisinde meşhur olan o parçanın Isparta’da yaşanmış bir hikayeden ortaya çıktığını anlattı. Birbirlerine sevdalanan iki gencin kavuşamamalarının gerçek bir hikayesidir o şarkının sözleri... Bugüne kadar Isparta’ya hizmet etmiş ve aramızdan ayrılmış birçok kişinin arkasından yazdığım bu köşe yazılarım, o insanlara karşı son görevim olarak çocuklarına, torunlarına ve gelecek kuşaklara bir anı, hatıra olarak kalacaktır. Rahmetle, sevgi ve özlemle bir kez daha yâd ettiğimiz merhum Sümer Şenol hocama bir kez daha yüce rabbimden rahmet dilerken, üzüntümü, üzüntümüzü ifade ederek başta ailesi olmak üzere, yetiştirdiği ve bugün ülkenin dört bir yanında çeşitli görevlerde bulunan binlerce öğrencisine, yakın dostlarına ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanın cennet olsun sevgili hocam!